ozlem tekin - duvaksiz gelin'i duydum galiba dizi sirasinda.

belediyeye başvurursanız yardımcı olabilirler.
büyükşehir ya da ilçe ye gidin, anlatın. ihtiyaç sahiplerine aylık maaş bağlıyorlar.

Nakit yardım nerden bulunur bilmem ama bulunur ise ilk iş şunlardan bir adet almanızı öneririm. Yatmaktan oluşan yaraların önüne geçmeye yarıyor bu alet :

www.medikalreyon.net

yatagin kampanyasi var burda da, daha ucuz. haftaya ofistekilerden para toplayabilirsem bunu gonderebiliriz. konusuruz. www.medikalstore.com

Aklıma ilk olarak bir gazeteciye baş vurmak geldi. Onunla bir röportaj yapılması sağlanabilse... Bunun için bir yazı taslağı oluşturalım buradan ve aklımıza gelen bu tür konulara duyarlı köşe yazarlarına mail atalım? Medya oldukça itici bir güç olabilir. Ne dersiniz?

@endless dream valla 2 sene önce doğan haber ajansını aramıştık da "biz zaten ropörtaj yaptık" demişlerdi. Zaten çeşitli medya kuruluşları haber yaptıkları için bir daha gelmiyorlar. Ama olabilir yani neden olmasın. Bir kişi haber yapsa, yardım istese daha çok kitleye ulaşılabilir.

@mor oje o zaman Mersin'deki sözlükçü arkadaşlar konuya el atabilirlerse iyi olur.

Ben yine de Hürriyet'ten Ayşe Arman'a, Milliyet'ten Can Dündar'a, Vatan'dan Elif Ergu'ya ve Akşam'dan Tuğçe Tatari'ye mail attım.

Eğer benden iletişim adresi isterlerse sizle iletişime geçmem gerekecek. Küçük bir ihtimal belki ama yine de bir umut...

Şimdi açık açık telefon numarasını buraya yazmak isterdim ama çok da gururlu biri, gururu kırılabilir. En iyisi özelden aktarayım ben yardım edebileceklere.

benim bildiğim kadarı ile, devlet yatalak hastası olanlara aylık maaş bağlıyor. mesela bu bahsettiğiniz gibi yatalak hastalara, zihinsel engelli olup da bakıma muhtaç olanları vb kapsayan bir uygulaması var. imkanınız varsa yerel yönetimdekilere (kaymakam, muhtar) haber verip onlara arkadaşın durumundan ve hikayesinden bahsedin. bu bahsettiğim yardımı o arkadaşa da bağlayabilirler.

@fizikopat valla en son bize aylığın bağlanmadığını bildirmişti kendisi. Zaten zoraki durumda olmasa hiç arayacak biri değil. Öyle de gururlu.

@fempusay okudun mu bilmiyorum konuyu ama zaten kendisi Sosyal Hizmetlerde kalıyor şu an.

kesin planlı işlerden bahsediyorsan "going to" diğer türlü "will". continuous dediği sanırım going to olayı.

bence şöyleki eğer planlamışsan örneğin bir yere gideceksin biletini almışsın o zaman going to kullanırsın. Planlanmıştır fakat gidip gitmemek senin elindedir.

diğer durumda ise örneğin yarın güneş tutulacak bunu önlemek imkansız olduğundan will kullanılır.

Yani sonuc olarak planlanmış olanlar için going to, gerçekleşmesi kesin olanlar için ise will.

present continuous kullanılmaz. kurs hocası yanlış ifade etmiş ya da yanlış anlaşılmış. future tense kullanılır ama "will" kullanılmaz "going to" kullanılır. "going to" kalıbının -ing alan bir fiil görünümünden dolayı present continuous ile karıştırılmış olması muhtemeldir. hayır o da future tense'tir.

bir de yamulmuyorsam önceden planlanmış gelecekteki işimiz gitmek ise, yani fiilimiz de "go" ise, I'm going to go school" demiyoruz. go fiili istisna oluyor burada. I'm going to school diyoruz. bu da direkt present continuous tense gibi duruyor. yanlışım varsa düzeltin.

arrangement'sa present cont. kullanilir, bu kullanim 'be going to' ile aynidir ama dilin dogasinda present cont. tercih edilir. her iki ogretmenin de dogru soylemis ama eksik olmus anlattiklari. detaylari 'be going to' ve 'present cont. with future meaning' basliklarinda bulabilirsin.

gelecekten bahsederken sadece going to ya da will kalıbı kullanılmaz. duruma göre continuous da kullanılır. present contuinuous arrengement'lar için kullanılıyor. hatta hemen önümdeki kitaptan bir örnek verelim:

"sorry, i'm flying to london tomorrow."

ilgili bölümü aynen yazacağım kitaptan ama bulamadım bir türlü. bulursam yazarım.

cevap verenlerin çoğu sıkmış. şöyle özetleyeyim.

kesin bir şey yoksa, o an planlanmışsa will kullanılır.

planlı bir iş varsa going to kullanılır.

eğer planlı işin yapılacağı kesinse, her şey ayarlanmışsa present continious kullanılır. türkçede de var bu.
örn: i'm flying to london tomarrow. bilet falan alınmış her şey ayarlanmış. o yüzden continious kullanılır. ha going to kullanılmaz mı? kullanılır tabi. ama böyle bilmek daha iyi.

sergei eisenstein'ın filmlerine bir gözat bakalım.

(bkz: danton)

(bkz: april captains)

frida da oyle sahneler vardı galiba.

germinal

Ekim, Grev, Potemkin Zırhlısı, Sıradan Faşizm,

z
bir costa gavraz filmi olup 2 oskarlıdır. film daha başlarken çalan şarkı bile (bkz: hoşçakalın dostlarım) adamı fena gaza getirir, uçurur. fimin adı "z", sadece z

klip var bende de! kenny arkana yazsan youytube a "halkın nefreti" türkçesi olan fransızcasını unuttuğum bir klip var.

Bir de küreselleşme karşıtlarını ve seattle protestolarını anlatan bir film geçenlerde vizyonda idi sanırım. battle of seattle mıydı ne idi öyle bişi...

Bir archieve.org a bak istersen..

konuyla ilgili iki favorim var: (bkz: land and freedom) ve (bkz: reds)

bir arkadasinin hesap numarasini versen olmuyor mu?

Hayır hesabın kendi üzerine olması gerekiyor.

tek bir hesapta 50 tl olmadan para alınmıyor diye biliyorum ben.Sen bence bankada yeni bir hesap aç içi boş olsun ne olur ne olmaz.

ya iyi de hesaplar birleştirilemiyor ki. öyle saçma bi mantık olabilir mi? her üyenin kendine ait hesap numarası oluyor ve her üye ayrı ayrı 60 lira birikince hesabında para alabiliyor. dediğiniz gibi olsa bi günde 1000 tane hesap açarım kısa sürede zengin olurum di mi ama.

@lenyo

ilk başladığım zaman 20 tl sınırı var diye biliyordum, şimdi baktım ya ben yanlış gördüm başlarken ya da değiştirdiler, 60 tl barajı koymuşlar. 100 lira kaldı anlaşılan.

@rentts

zaten ben de 4 farklı hesap numarası verecektim. 1 ben ve 3 ayrı arkadaşın hesabını verecektim.

4 tane ayrı hesabın da olsa 100 lira alamazsın, sorun bu işte. 4 tane ayrı hesabın her birinde 60 lira birikecek ki bu da 240 liraya tekabül eder ondan sonra her biri için ayrı ödeme yapılacak. çok basit mantık anlaşılmayacak bişi yok.

siteden alıntı;
Kazandığınız IP (Izle Puan) lar 60YTL barajına ulaştığı anda, üyelik sayfanızda yer alan “Paramı Alayım” butonuna tıkladığınız takdirde, önceden belirtmiş olduğunuz banka hesap numarasına aktarım gerçekleşecektir.

redd- nefes bile almadan.. bu tarz mı acaba, yanlış mı anladım?

Evet hocam tam bu tarz redd gibi bi grup yani.Redd epey karşılıyor söylediğim kıstasları ama biliyorum redd'i teşekkür ederim.

aL sana güzeL bir şarkı da benden.

Direct - Git.

yüksek sadakat' te olabilir mfö, bulutsuzluk özlemi bilmem ki nasıl olur?

@solfej teşekkür ederim bunu bilmiyodum.

@ykyt sağol hocam dinlediğim gruplar.

ünlü'nün ilk albümünde çok damar slow şarkılar vardı.
bir sana binbir bana gibi..

hadi madem öyLe bir tane daha!

Yavuz Çetin - Sadece Senin oLmak istedim

ama değerini biL bu şarkının :)

Ünlü süperdir gerçekten teşekkürler ama onuda biliyorum.Yokmu yahu kıyıda köşede kalmış bişeyler.

@solfej Bu şarkıyı bilmiyorum dinleyeceğim teşekkürler.

zardanadam - sen parçasını dinle sen hele bi

Yahu bak bu son. Bütün playlistimi açmayacağım sana ona göre bunların kıymetini bil :))

Teneke - Sıra Bizde

cemali - duymak istiyorum

uygun düşer mi acaba?

@elma
@readmymind
@solfej :)

Bunları da dinledim teşekkür ederim.

mara'ya bakmalısın bence.

pinhani

Çamur - Sergüzeşt ve Hara ( Bence slow )

objektif - mutlu ölüm
pillibebek - olsun
kramp - gitme
objektif - hayal ve yaşam

badem- sen ağlama
murat köseoğlu- esirin olsam
yüksek sadakat- döneceksin diye söz ver
redd- nefes bile almadan
turgut berkes- hep sen vardın
turgut berkes- ışığın

pilli bebek'i de atlamak olmaz tabii.

ogün sanlısoy- yâr olmadın(ilk albümünden)

özür dilerim, grup soruyormuşsunuz, sonradan fark ettim.

bir suredir new english file, repeat'lerle face to face ve language leader kullaniyoruz. her kitabin artisi eksisi degisiyor gerci.
energy serisi adult learner icin mi?
bir de sizin ogrenci yasi ve genel program icerigi ( hazirlik sinifi mi? dil kursu mu? vs ) nedir?

www.biletix.com
biletix satıyor ama biz kapıdan alcaz.

ikeayı bilmem ama denizli ile irtiabtınız olabilirse, denizlide düz bej renklerde koltuk kılıfları satılır her yerde, kaymaz, kir tutmaz. öneririm. fiyat olarak da uygun olurlar.

istanbul'daysanız, masko'da persan'ın outlet'i var ve delicesine ucuz.

tkm.ibb.gov.tr

yarım saat kadar önce taksici kapalı çarşı'yı geziyor demişti. muhtemelen sultanahmet, eminönü sonrası havaalanına gitcek, çünkü saat 14 gibi ayrılcakmış.

Yoğunluk haritasından bakıldığında tüm yollar kapalı gözüküyor. Elden bir şey gelmez o zaman.

came active'in outlet'i var karakoy'de. rıhtımı az gecınce katlı otoparkın orda namlı kahvaltıcı var ya onun caprazı gibi. orası meydan gibi bi yer zaten, kucuk bir dukkan.

galatasaray hamamına giden sokak'ta hemen solda bambi outlet var. 49 liraya converse gördüm. uğramakta fayda vardır.

bir de galatasaraydan tünele giderken sağda ada müzik kitabevini pa$abahçeyi falan geçince bir ayakkabıcı var. orada da markalı ayakkabıların tek kalmı$ numaraları bayağı bir indirimde oluyor. dockers ve benzeri modellerde ayakabılar var.

rastgele.

Asmalı Mescit'te NeoFly var. Gayet güzel şeyler oluyor. Kampanya filan da çok oluyor. Şurdan da bakabilirsiniz ama burdaki kadar ayakkabı yok mağazada söyleyeyim.
neofly.com.tr

edit: robinbook'un bahsettiği yer de NeoFly olabilir gibi.

Oda Kule'nin karşısında Flo mağazası vardı. Geçen sene baya uygun fiyata bir şeyler görmüştüm.

kostüm partisi olabilir. ama tabii kelli felli adamlar varsa "rezil mi edeceğim kendimi bu yaştan sonra" diyebilir.

dipnot: recep ivedik 2 izledim evet ama sinemada değil korsan çekim pc'de.

burada fikir biraz da o ay partiyi duzenleyen ekip disinda kimsenin son ana kadar ne yapildigini ogenmemesi, cekisme var anlayacaginiz :)

80'ler partisini duzenleyen grup icindeki kelli felli insanlar da gayet 80'ler tarzi giyinmisti, insanlar rahat yani.

bence herkes bir başkası gibi katılsın yarışmaya. mesela siz Ahmet seniz, Mehmet gibi katılın. onun gibi giyinin, onun gibi konuşun. ama kim olduğunuzu söylemeyin. partide herkes karşısındakilerin kim olduğunu bulmaya çalışsın :) ehe süper olur ya :)

farkli konseptleri gelistirebilirsiniz, genelde otellerde animasyon gecelerinde yaparlar ya, turk gecesi, brezilya gecesi gibi ulke konseptleri olur...

ya da mekan konseptleri olabilir, night club partisi, bar partisi, uzay, hayvanat bahcesi :p

ya da olay, durum, eylem, aktivite ilgili bir konsept, tenis turnuvasi, oscar odulleri, eurovision :)

boyle boyle yaratici konseptler cikabilir, illa benim yazdiklarim degil tabi...

cevap olmayacak, hatta alakasız bir soru olacak ama çalıştığınız şirketin/ofisin adını merak ettim.

güzel bir dansöz getirtebilirsiniz. bana hala çok gizemli geliyor. ama daha güzeli üç dansözdür tabii.

1. mayıs ayı boyunca ofistekilerin mümkünse çaktırmadan komik fotoğraflarını çekin. komik ama hani alınmayacakları bir şeyler olsun. sonra onları projeksiyonda döndürün. olaya alengir katmak isterseniz, sonrasında en ilginç foto yu çekmek için insanlara kağıt dağıtıp oylama yapabilirsin. kazanana da bir ödül verilebilir. oylamada karmaşa olmasın diye üzerinde mayıs partisi vs yazılı bir kağıt dağıtılabilir.

2. ortama midye dolmacı çağırın. tepsiyle satın alıp kenara koymak gibi değil de önceden anlaşın en az 2 midyeciyle, tezgah açıp, servis yapsınlar derim.

3. öncesinde de yazıldığı üzre size bir konsept lazım. daha önce yapılanlardan farklı olması açısından türkçe müzik üzerine oynayabilirsiniz. sevmeyenleri de çoktur ama iş eğlenmeye gelince de herkes döktürür üç beş. ne bileyim erken saatlerde eskili yenili tr rock, arada yerli, yabancı ufaktan pop takılarak 45'lik modası rüzgarı estirebilir.

4. müzik tr olsun derseniz yine bu kez sağlam bir fasıl ekibi ayarlayabilirsiniz ya da ne bileyim sulukule gecesi ya da hıdrellez, kakava şenliği tadı yakalamak seçenekler arasında. aslında sahne alırlar mı bilmem ama tr rock, roman hepsini tek grupta yaşatmak isterseniz gayda istanbul bu iş için doğru adamlar. luxus da aynı şekilde coşturmalık babında doğru bir seçim olur ama maliyet kısmını araştırmak lazım, o kısmını bilemedim ama sallamam gerekirse 1.000 tl'ye olur mu sanki ne :s

5. pamuk şekerci çağırın partinin erken saatleri için. bende bir tanesinin telefonu olcak ama sokaktan çevirip bulabilirsiniz de. bir de elma şekeri de alın ve de sağa sola bonbon, horoz şeker vs koyun. ucuz ve renk katan bir ayrıntı olur.

6. konsept olarak latin gecesi gibi bir şeyler de olabilir. o zaman da dansçı çağırabilirsiniz ama tüm gece latin müzik bayar mı emin olamadım. roman gecesi yaparsanız onda dansöz ve de çiçekci ablalar illa olur zaten.

7. küçük ilüzyonlar yapan palyaço kiralayabilirsiniz.

meksika gecesi yahu. margarita. fajita. tekila. koca şapkalar. pinataya abanan muhasebeci filan. ben gelirdim mesela.

neresi o ofis ya biz de calısalım orda.

playstation gecesi?
tabu gecesi?
sucuk mangal + bira gecesi,
kfc kova + bira gecesi?

arkadaşlar süpersiniz, bütün fikirleri eninde sonunda değerlendirip, belki bir kaçından da yararlanmayı planlıyorum, sonunda tam olarak ne yapılacağına bakacağız. daha da açığım önerilere. her yazdığınız en ufak şey pek mühim.

neresi o ofis diyenler için de; avrupa yakasında danışmanlık hizmeti veren bir şirket diyeyim.

cv göndereyim ?

60lar rock veya 70ler disko zirvesi tadında olabilir.

tahtakale ellerinden oper. bi han var ici sirf parti malzemesi dolu, ordan incik boncuk, top, kaynana dili, balon, duduk, molotof kokteyli, mini tombala, odullu cekilis sehpasi vb. gibi seyler alabilirsiz...

not: 100 kisiye 2000tl mi butce? bence istifa et ne bicim sirket orasi? (islem tamam bryan, atil!)

vampir temalı bir parti de olabilir, piyasayı twilight çılgınlığı sarmışken. erkekler kocakafalı edward gibi giyinsin, kızlar da diğer vampir karakterleri gibi, kırmızı şarap ve punch sular seller gibi aksın, blade deki gibi tekno müzik olsun falan :)

yahu sırf ofis partisi yapılıyor diye süper bir yer değil burası, yanlış anlama olmasın o kadar :))

direk pijama partisi yapın işte. hem samimi olur. gerçi siz ofiscenek çoktan kaynaşmışsınız gibi ama =)

en çok midye dolma fikrini tuttum.

Trio (gıygıycı) çağırın. 300-400 TL

30 tane hazır sıcak şarap alın, büyükçe bir tencerede ısıtın, seramik fincanda servis yapın. 500-600 TL

Arkasından kahve yaptırın, 5 tane falcı bulun, gelsinler konuşsunlar... 300-400 TL.

Meze olarak çiğköfte yaptırın. O da yaklaşık max. 300-400 tutar.

fasıl felan yapın, olmadı sıra gecesi.. çiköfte dansöz saz vesaire. alaturkanın dibine vurun..

ama niçin sabit bu duyuru?

black metal grubu çağırın, herkez kaçsın para size kalsın.

@hikaye mesture: ben moderatör arkadaşlardan rica ettim 1-2 gün üstte durmasını, daha çok kişi görsün, daha çok fikir olsun diye. bu ara kalkar zaten.

@korpse: aslında senin dediğin en güzeli de, namümkün :)

Geçen hafta bir grup, eski ve profosyonel ispanyolcacı rehber arkadaşım bu muhabbeti yaparken oradaydım. şöyle dediler: '6 aydır oradayken bile şakımaya başlamıştı ve şu an bizden bile iyi konuşuyor. ispanyolların onu çok sevme nedenlerinden biri de dillerini çok iyi konuşuyor olması ve çabuk öğrenmesi' Aksanla ilgili yorum yapmamışlardı.

ben de nihat in ispanyolcasi hakkinda cok olumlu seyler duydum.
gerci ben izlerken ispanyolcayi biraz karadeniz sivesiyle konusyuormus gibi geliyor.:)

Tandem uçuşları Fethiye'de ve Kaş'ta yapılıyor. Fethiye'de birçok firma var; SkySports, Escape, Ikarus tavsiye edebileceklerim. Kaş'ta Nautilus var, başka var mı bilmiyorum. Maliyet için yaklaşık olarak 100€'yu gözden çıkarmalısınız. Bunun haricinde çeşitli havacılık faaliyetlerinde illa ki tandem uçuşları yapılır fakat bu genellikle eş-dost sevindirme amaçlı olur.

Eğer Ankara'daysanız eğitimle ilgili bilgi de verebilirim.

İstanbul'dayım.

Merak ettiğim şu var: Ben bunun eğitimini almayacak olsam, beni şöyle bir uçurun desem? :)
Var mıdır böyle bir şey?

tandem uçuşta eğitim almanıza gerek yok. sizinle uçan kişi zaten işin uzmanı oluyor. siz bir nevi koltuğa oturup manzaranın tadını çıkarıyorsunuz.

www.ikarus.com.tr
bunların ofisi akyol, cihangir, taksim'de ve tam istediğin işi yapıyorlar.

@want2die,
ahah, bugünün böyle olmayacağını tahmin etmeyen yoktur heralde?

geçen seferlerde nasıl olmuştu onu soruyorum. gün içinde de devam etti mi kısacası?

nası başladıysa öyle bitti diğerleri. tüm gün.

(bkz: mustafa sandal 1 nisan şakası)

moderasyonun ayaklanması olayı ve de sözlük'ün ilk haline geri dönmesi kalmış aklımda. yıllarından ve de 1 nisan şakası olduklarından çok emin değilim ama öyleydiler sanki.

moderasyon ayaklanması ssg doğumgünü, eski haline gelmesi sözlüğün doğum günü diye hatırlıyorum ben.

kulağım çok iyidir. gülben ergen.

evet sonuna denk geldim bana da gülben ergen gibi geldi

bu parçayı araştırdım,parça gülben ergen in 2009 albümünde yer alıyor dolayısıyla internetten henüz indirilemiyor.

gülben ergen

ki zaten en son yazılar akarken yorumcu : gülben ergen yazıyordu :D iyi dinlemeler

aynı isimde yıllar önce hümeyra'nın söylediği, sonrasındada aslı'nın yeniden yorumladığı bir şarkı vardır. Gülben Ergen'in söylediği aynı 'Kördüğüm' mü? ben de onu merak ettim.

değil.

www.germanwings.com
www.sunexpress.com.tr

şu iki siteye bir göz atın isterseniz.

www10.condor.com
www.germanwings.com

condor ve german wings var benim bildiğim. pegasus ve onur air'e de bakılabilir. german wings'in her perşembe promosyon uçuşları açıklanıyor. mail grubuna üye olursan haberdar ediyorlar. 1 euro'ya uçan arkadaşlarım oldu mesela.

hepinizi seviyorum

bu sayılanlarda bulunamazsa air berlin.

şuraya bi bakabilirsin .

www.istek-muzik.com

www.birzamanlar.net
arşiv'den indirebilirsin ama cingıl vardır. tanıma amaçlı işini görür.

eminönü beyoğluyu bilmiyorum amma,

tünelden karaköy e inen yokuşta bazı dükkanlar var. bunlardan biri nezih bi yerdi, adı radyo bişey (unuttum nedir), kapısında logosu vesairesi var, illa ki görürsün. onun dışında bi kaç yer daha var oralarda.

kadıköy'de antikacıların olduğu yerlerde bi tane eski pikap ve amfici dükkan var, epey kapsamlı. onun dışında moda sinemasının olduğu pasajda vintage diye bir dükkan daha var. ben ordan aldım hatta.

robinbook'a da bir sorunuz sozluk'ten, elinde vardir ya da bulabilir. plak satan sahaflarda da bulabilirsin.

ndg'nin dedigi yer de, galipdede caddesi uzerinde sol kolda venita del toro var, ispanyol yemekleri yaparlar. onun hemen yani ( galata kulesi'ne sapan sokagin karsisi)

ev kira ise, biyerleri boyamak ev sahiplerini çıldırtır. depozito falan da varsa girişmeyin o işe.

üçlü spot lambalar oluyor, her biri ayrı yönlere baktırılabilen. onların renkli olanlarıyla ilginç ışık gölge oyunları deneyebilirsiniz...

yüzlerce yıldız. gökyüzü haritası ile satılır. biraz meşakkatlidir hepsini haritaya göre dizmek.

benim en çok hoşuma gidenler tavanda delik varmış gibi olan resimler. örneğin 1.bp.blogspot.com
tabi bu mezar olanı :) ben olsam sanki tavanda delik açılmış, üst kat komşuları aşağı bakıyormuş gibi yapardım. en iyisi bastırıp yapıştırmak olur herhalde, boyamaktan daha kolay.

Ne koyabileceğin hakkında bi fikrim yok ama, ayrıntı daima gözü yorar, tabi burda, her gece yatmadan önce saatlerce gözünü tavana dikip, bakcağını varsayıyorum, her zaman olmasa da insan ilk zamanlar "aaa bak ne güzel yapmışım, dur biraz daha izliyim, n'olur anne, 5 dakka daha izliyim, söz yatıcam..." durumlarında olur.
(gibime geliyo:)

duvarlara yapıştırılan(neydi adı?) kağıtların aynısını tavana yapıştırabilir, kirada oturuyorsanız çıktığınızda çıkarttırırsınız. biraz gezin bakın neler bulabilirsiniz.

bir aralar isik kapandiginda parlayan (fosforlu mu deniyor ne deniyor?) ilginc plastik yapistirmalar satiliyordur. gunduzleri hic farkedilmiyor ama gece isik kapandigi anda tum tavanda gorsel senlik oluyordu. yildizli olani, meteor olan, casper li olanlari falan vardi. etiket vb. satan sacma kirtasiyelerde bulabilirsin. tabi hala satiliyorsa

Çok güzel şeyler var aşağıdaki sitelerde. Sticker olursa, bayarsan ya da beğenmezsen çıkartmak ya da deseniyle, yeriyle oynamak gibi seçeneklerin de olur. Kiracıysan sorun olmaz vs vs.
www.duvarsticker.com
www.duvarstickeri.com

108" lcd tv iyi olabilir. kiracıysan sorunda olmaz. soktukten sonra vida deliklerini alçıyla sıvarsın olur biter. oeeh

min el in dediğini yap. çok hoş oluyor.

baksana negzel:
freshome.com

çok daha ilginci için jonas samson'un ışıklı duvar kağıtlarını önerebilirim.

şu gökyüzüne açılan pencere tipi boyamalar çok iyimiş ama nasıl yapılır ki bu? varsa hazır nerden bulunur?

tavana fosforlu bir şey asamam. yatarken ışığı kapatıp da odanın hala aydınlık olması çıldırtır sanırım beni, en ufak ışık rahatsız ediyor.

@deahy
www.theskyfactory.com.tr

istanbul, 7/24, akp

samsunda 20 sene kadar yaşadım, kırıkkalede 4 sene okudum, gebzede 4 sene yaşadım, 2 senedir de istanbuldayım. hiçbirisinde sınırlama yok. hepsi de akp.

ankara 7/24, akp

isparta, 2:00 - 3:00 (sonra kapatiyor adamlar, acik dursa durur aslinda), akp.

edirne, 7/24, chp
istanbul, bahçelievler, 7/24, akp

@assert h, sana mesaj yazayım dedim, aktif değilmişsin. ben mi yanlış biliyorum? denizli'de saat 24:00 te bitmiyor mu içki satışı? herkes serbest deyince afalladım bi anda :)

izmir, 7/24, chp

ankara'nın geneli, 7/24, akp
ankara'nın çankaya'sı, 7/24, chp
ankara'nın keçiören'i, gece 11'e kadar, ısrar edene zabıta dayağı, akp

denizli'de ben de gece 12den sonra pek acik yere rastlayamiyorum. belki tek tuk vardir da gormus degilim. anca iste barlar, gece klupleri falan var biliyorsundur onlari da.

@jugador; hiç bir yerde tekel olma zorunluluğu yok, tapdk'den gerekli satış iznini alan herkes satabilir, isminin "tekel" olarak geçmesi gerekmiyor. senin dediğin gibi büfeler, marketler satabiliyor. sadece bir kısmı bu izni almak için (ki kendisi ayrıca bir maddi külfettir) uğraşmıyor, satmıyor. dolayısıyla bu iznin alınmasında insiyatif tamamıyla dükkan sahibinde.

eğer ki dışarıdan -bu belediye olur, oraların kabadayısı olur, mafya geçinen tipler olur- "ben satmayacaksın dedim mi satmayacaksın arkadaşım" gibi tehditler alınmadığı sürece, içki satış saati de dükkan sahibine bağlıdır, kanunda "şu şu saatte kapanacaktır" diye bir hüküm yoktur (eğlence yerlerinden değil perakendecilerden söz ediyoruz tabii ki). ben de istanbul'da oturuyorum, bulunduğum bölgede bir seven-eleven büfesi dışında 12'de içki satan açık yer bulmak zor. etrafımızda büfe, market, bakkal da istediğiniz kadar var. bir gün eve geç bir saatte geri döndüğümde açık olan birine girip "abi sen bu saate kadar açık olmazdın hayırdır" diye sormuştum, o da bir tartışma programına takıldığını, kaçırmamak için eve gitmeidğini söylemişti. adam o saatte dükkanda televizyon seyrediyordu.

dolayısıyla herhangi bir saat uygulamasının kanunda bir yeri yok. ne var ki bazı belediyeler istedikleri şekilde içtihat ortaya sürüp, bunun hakkında (minarenin kılıfını hazır ederek) yaptırım yapabiliyorlar.

edirne 7/24 demişler ama yanlış edirne 24/365 chp,

ankara çankaya 7/24 chp
ankara etimesgut 24:00 hatta 23 falan da olabilir. başkanını bilmiyorum. açık mekan kalmıyor çünkü hiç.

@ayiadam; etimesgut belediye başkanı akp'den.

www.serhatkemalyilmaz.net

kayseri (ama öğrenci mekanı), gece 12'ye kadar açık olduğunu gördüm sadece, Abdullah Gül, gerekirse akp

çanakkale, 7/24, chp

bu olayın belediye ile çok ilgisi yok. çanakkale'de belediye hangi partiden olursa olsun 7/24 alkol satışı olacaktır. biraz da orada oturanların talepleri ile alakalı bu.

konya, 7/24 , doğduğumdan beri saadet son seneler akp.

tekel bayii disinda bir seyler karalamak gerekirse; istanbul'da normal ickili mekanlarin ruhsati 02'ye kadardir. bazi ruhsatlar 04'e kadar, bunlara pavyon ruhsati deniyor ama 06'ya kadar acik olan az sayida ruhsatlilar da var.

Aydın 7/24 Akp'ydi Dp'ye geçti...

antalya'da yaşıyorum artık ama;

eskişehir, 7/24 (şehrin göbeğinde olan tren istasyonunda ve civarında 24 saat açık bayiiler var), dsp

@ocanal

konya'da adam akıllı meyhane tarzı olmayan bir içkili yer yok ki içki satışı 7/24 olsun...mutlaka cevap bekliyorum. varsa biz de bilelim diye :)

bu olaya şehir bazında bakmak yanlış bence bırak şehri ilçelerde hatta mahallelerde bile farklılık oluyor.hele de söz konusu şehir istanbulsa.

@artikbenimdebirvolvomvar

doğru haklısın konya'da içkili mekan pek yok ama içki satan yer yeteri kadar var. Meyhane tarzında olmayan benim bildiğim bir iki birane var. Onları da biliyorsundur heralde ama gözlemlerime dayanarak söylüyorum gece-gündüz içki satışı yapılıyor en azından. Benim gördüğüm 7/24 çalışan yerler var.
Bir de olayın böyle bir yüzü var o ayrı bir konu tabi;
www.konyahaber.com

www.uzmantv.com
www.ayakkabikokusu.com
www.dolichetekstil.com

çoğu süpermarkette spreyler satılıyor. onlardan alın, şıp diye keser.

sentetik malzemeler koku yapar ayakkabinizin ici sentetiktir kesin, o koku ayakkabiyi giydikce yine olusur. maalesef yapicak cok birsey yok. ayakkabiyi bol bol havalandirin, ayakkabi spreyi kullanin. ama dedigim gibi giydikce olacaktir o koku malzemenin cinsi yuzunden.

sprey falan sıkmayın sakın. kısa süreli bir çözüm olur yakın zamanda çok daha kötü kokmaya başlar. keza yıkamak da aynı şekilde. iki durumda da ayakkabı derisindeki gözenekler tıkanır, hepten berbat olur.

benim önerim eczaneden "asit borik" (beyaz bir toz. tuzdan biraz daha irice) alın. ayakabıyı giyerken içine biraz serpin. ayrıca en önemlisi ayakkabıyı her gün giymeyin, gün aşırı giyin ve çıkardıktan sonra içine gazete falan koyup havalandırın.

ayakkabınınz kokuyorsa ayağınız da kokuyordur diye düşünüp borik asidi çorabınızın içine de koyun derim. ben bu lanetten bu şekilde kurtulmuştum. şimdi iki gün falan çıkarmazsam ancak koku oluşuyor ki o da normaldir.

at o ayakkabıyı ciddi söylüyorum at. öyle ayakkabı olmaz olsun zaten. askerde başıma geldi lanet olasıca bi ayakkabım vardı ayakkabıyı çıkarmadan bile kokusu geliyordu. allahtan bi ay sonra yeni bi ayakkabı buldum da kurtuldum.

yemek sodasi koyup bekletmek de iyi geliyormus.

malzemesindendir. dandik malınızı çöpe attım diye bir mesaj atın adamlara.

gölge etme başka ihsan istemez. babası ölmüş ve babasını tapar derecede bir kız olarak söylüyorum bunu.

bence de bir şey yapma. ölüm yıldönümünde mezara gidip dua okumaktan başka bir şey yapmak aptalca.

acısını unutturmaya çalışmak yerine yerine paylaşmayı deneyin ama eğer bu paylaşım konusunda samimi değilseniz onu da yapmayın bence.

ayni seyi yasamis biri olarak derim ki; bu tek kisilik bir acidir, kendi kendine yasarsin. paylasmak istediklerimizin paylasacagimiz kadarini paylasmak istediklerimizle paylasiriz zaten. belki yalniz kalmak isteyecek, belki birileriyle konusmak, o kendisi dile getirir ya da siz sorarsiniz yildonumu olayina girmeden bulusma olayini. ayrica sene-i devriye baska bir sey, yani birinci yilinin dolmasi sana sadece bununla 365 gun gecirdigini anlatiyor, bir deertesi gunun 366. gun olacagini. aci unutulmuyor sadece ozlem buyuyor. neyse kisisel hissiyatimdir, arkadasini baglamaz tabii ama genel olarak boyle yani.

o gün telefon edilip teskin edici şeyler soylenebilir.( ne olursa olsun yanındayım, biz hep beraberiz temalı). onun size duyduğu güven artışından ote arkadaşlığınız da periçinlenecektir.

dışarıda fiyatlar ne kadar farklıdır bilemiyorum ama bazı online olanaklar:

www.hepsiburada.com

Ben Paşabahçe'nin kampanyalı ürünlerinden almıştım, iyi maldı ama açıktı yani, 6 bıçak, 6 kaşık falan ayrı ayrı topluyorsun öyle diyeyim. Bıçakların tanesi 8 lira falandı. Bence sizin aldığınızın malzemesi iyiyse hiç fena değil fiyat.

@507
hepsiburada.com'da çok sınırlı seçenekler var, 3'lü demiş ama tam anlaşılmıyor ne olduğu. aradığım marka olsaydı belki daha iyi fikir edinebilirdim ama yok.

@sui
8 lira çok fazla benim hesaba göre. paşabahçe'de satılıyordu ama markası paşabahçe değildi herhalde?

Paşabahçe çatal bıçak üretmiyor zaten benim bildiğim. Valla baktım ama marka göremedim, Amberes diye bir model. Paslanmaz çelik işte, tasarımı çok şıktı. Ama diyeceğim o ki, bu çatal bıçak olayı pahalı bir şey, Jumbo'nun 12 kişilik takımları 1.500 liranın üzerinde mesela. Tamam sizin alacağınız Jumbo değildir belki ama pahalı yani bu şeyler.

pasabahce indirim yapmis catal bicak olayinda. bazilari 5 kusur fiyata idi 2 gun once. sehrinizde varsa ikea'ninkiler ucuz ve kardesimdekiler paslanmadi.
bir de ist'te iseniz baryampasa belediyenin ordaki meydanda jumbo'nun outlet'i var.

eminönündeki dükkanları (mısır çarşısının yeni camii kapısının arkasında kalanlar) deneseydiniz keşke. 12 bıçağa 20 liradan fazla vermezdiniz. parçaya göre fiyat farkı da çok acaip saçma geldi bana. geçen gün (çarşamba) 6 çatal, 6 kaşık, 6 da bıçağı 30 liraya aldım ben. gayet de kaliteli. makinede yıkadım çizilmedi etmedi pırıl pırıl çıktı.

@sipsi
eminönü'ne hiç bakmadım. mercan'da, beyazıt-eminönü arası bu dediğim yerler. bahsettiğim fiyattan daha ucuzu da vardı, herhalde 30 filan tutardı en fazla onlar, ama insan paslanır mı diye korkuyor. o da hemen belli olmuyor, ancak zamanla... sizin aldığınızın markası neydi?

arkadaşım.
o aklına esince köpek alanlara sen aldanma. onlar 2-3 sene sonra o köpekleri zaten atıyorlar. sen bu endişeleri yaşayarak zaten gerçekten bir hayvansever olduğunu kanıtlamışsın. tavsiyem şu:
askerlik önemli ve uzun bir süreç. askerliğini yap, gel. hemen al. hiç bekleme. zaten o köpek senin yanında dünyanın en mutlu köpeği olur.
Not: hayvan barınaklarından köpek alırsan daha iyi olur. hayvan sevgisi hayvan ticaretine de karşı olmayı beraberinde getirir.

evet ilk olarak barınaklara bakıcam zaten. gerçi oradaki gönüllüler, haklı olarak, çok sıkı kurallar koymuşlar sahiplenme adına. teşekkürler öneri için.

Siz evde anneniz olmadan da yaşabiliyorsunuz değil mi? Yani eğer dolapta suyunuz varsa, susadığınızda suyunuzu içersiniz, yemek yapmayı bilmiyorsanız anneniz eve gelene kadar beklersiniz.
Aynı şey köpekler için de geçerlidir. 1 yaşından sonra zaten köpek günde 1 öğün yer ve o da genelde akşamları verilir. Eğitirseniz kakasını tutar, siz yap diyene kadar da öleceğini bilse yapmaz. Çişini de tutar. Bu nedenle günde 8 saat görüşmeseniz ama geri kalan zamanda güzel ve kaliteli zaman geçirseniz en ufak bir endişeniz olmadan dostunuzu evde bırakabilirsiniz.

Çocuğunuza tuvaleti öğretirken ne yaparsınız? Ya bu ne büyük sorumluluk deyip sizi doğurmaktan vazgeçmemiş anneniz ki gelmişsiniz hayata, aynı oksijeni paylaşıyoruz sizinle. O zaman sizin de korkmanız gerekmez. Zaten köpeklerin karakterleri vardır. Zaman içinde bir bakarsınız birbirinizi eğitmişsiniz. Tuvalet eğitimi asla zor değildir, en fazla sizin altınıza yapmaktan vazgeçiş süreciniz kadar zor olacaktır, güvenin bana.

Egzersiz dostunuzun türüne göre günde en çok 2 defa gerekir zaten. O da yürüyüş. Ki bu yürüyüş sizin de kendinize geçtiğiniz bir kıyaktır. Siz de spor yapmış olursunuz. O yüzden de bir saatten sonra alışkanlık halini alır. Tatilde yürüyüş yapmadan bir gün geçirdiğinizde eksiklik hisseder olursunuz.

Ailenize güvenmeyin. Eminim pırlanta gibi insanlardır fakat insanların iyi kalpli olmaları onların sizin dostunuzu emanet edebileceğiniz anlamına gelmez. Kız arkadaşınızı en yakın dostlarınıza emanet etmiş gibi olursunuz...

Asker işini halledin, sonra dostunuzla aynı eve çıkın bence. Bu arada da içinizdeki sevgiyi barınaklardaki hayvanları severek giderebilirsiniz mesela. hatta www.haytap.org

kopek bakmak cok mesagatli bir is degildir. zaten bakmak da sayilmaz o, bir iki sorumlulugunu ustleniyorsunuz sadece.

fakat siz tatile/yurtdisina felan gitmek istediginiz vakit, kopek buyuk sorun olacaktir, onu bakacak yer aramaniz lazim biraz tatil programi yapmadan once. ya da kopegi de gotureceksiniz.

kopegi gun icerisinde yalniz birakmak pek bir sorun olmaz. evde takilir kafasina gore. oyuncagidir kemigidir radyo televizyon insan gibi oyalayabiliyor kendini.
ama once yalniz kalmaya yavruyken alismasi lazim yoksa evi parca pincik eder, konu komsuyu havlaya havlaya deli eder.

zaten türkiye' de olan cins sokak köpeği sorununun artışı ve köpekçilik camiasının skimsonik bir şekilde ilerlemesinin yegane sebebi budur. kayak takımı almak için evden çıkıp köpek ile gelen veya çocuğuna karne hediyesi olarak köpek alan insanlar var. ha ben uzun yıllar bunun mücadelesini verdim, özellikle bull-type (pitbull, bull terrier, staffordshire terrier vs) ırkların yanlış sahiplendirilmelerinin, sahiplerinin köpekleri adece dövüş amaçlı kullanmamalarının önüne geçmek istedim, o dediğiniz leerburg cd lerinin yaratıcısı ed frawley' den tutun, armin winkler' e kadar türlü insanlarla iletişimim oldu, bir köpek için evimden 400-500 km öteye gittim, ancak yıldım, yıldırıldım, en sonunda eyt eytere bea dedim siktir oldum gittim. artık kendi köpeğim ve sokağımda olanlar için varım. bu sorduğunuz sorunun cevabını buldum ben; insan egosunun önüne geçilmiyor. insan her zaman bir köpeğe hakim olacağına inanıyor ve olay hüsrana doğru yaklaştığı zaman köpekten kurtulma yollarını arıyor. insan bir köpeğin karşısında aciz olma hesabını asla yapmıyor ve daha sonra o köpeğe barınak yolu görünüyor.

köpek için yazılmış kaç kitap var bu ülkede, köpek psikolojisi hakkında kim ne biliyor? tamer dodurga var, onun da yazdıkları yıllar önce çürütüldü, veterinerlerin yetersiz, eğitmenlerin yetersiz, kaliteli köpek üreten çiftliklerin sayısı bir elin parmağını geçmez, köpek sahiplerinin temel argümanları ' bizim köyde bir köpekler var' üzerine kurulu. o yüzden nikaragua veya honduras FCI üyesi iken biz değiliz. araştırma olayı da malesef köpek sahiplerinde yok. köpek sahipleri genelde araştırmaya kapalılar.

merak ediyorum bu sözlükte bile o kadar köpek sahibi var, kaçı köpeğinin kalça ve ön kol filmlerini çektirdi, kimi yılda bir sefer kan sayımı yaptırıyor, kaçı köpeğinin gözlerini kontrol ediyor, kaçı köpeğinin dişlerini düzenli fırçalıyor. yetersiz köpek sahipliği yapmaktansa yapmamanız en iyisi emin olun. siz yanlış değilsiniz, çoğunluk yanlış. 6 yaşında alman çoban köpeğim var, kalça çıkığı oranı eşleşmeye müsait, 60 metrekarelik alanda sakladığınız topu açık havada bulur, 300-400 adımınızı gittiğiniz rotadan takip eder, sevk kayışsız istediğiniz tempoda omuz hizanızı geçmeden yürür, evde bir kediyle beraber yaşıyor, mükemmel bir karaktere ve çalışma isteğine sahiptir, ama omuz boyu 5 cm kısa ve tüy renkleri sırt bölgesinde koyu diye ben bu köpeği eşleştirmiyorum ve yavrusu olmayacak bu köpeğin. çünkü bunu yaparsam yıllardır savunduğum şeyleri elimin tersiyle itmiş olurum, ırk köpek besliyorsanız ırkın karakteristiğini sürdürmeniz esastır, köpeği kuluçka makinası gibi kullanmak değil. ben bu köpekten şimdiye kadar yaklaşık 50 yavru alırdım ve tanesini 700-800 tl arası elimi öpene satardım, ama yapmıyorum yapamıyorum. tekrar ve tekrar söylüyorum; sizin yaptığınız doğru, bu işin ilmini yapan, duygusal değil bir kinolog gibi sokulan herkes sizi haklı bulur, şu yazınızı bir ırk federasyonu sitesinde yazsanız alkış alırsınız. cidden tebrik ederim.

ben köpek almaya ne zaman karar verdim? annem ve babam benim kadar bilgi sahibi olduğu zaman. çünkü ben bu köpekle günün belli saatleri birlikte oluyorum, annem babam bütün gün. köpek günde 3 sefer sistemli şekilde dışarıya çıkıyor, bunların birisinde at-getir, bir tanesinde eğitim tekrarı yapıyor. bunları babam yaptırıyor. akşam ise ben veya annem çıkartıp sağı solu eşmesine veya oyuncaklarıyla oynamasına izin veriyoruz, stres atıyor hayvan. köpeğin çalışması gerekiyor hellguard, çalışan köpek mutlu olur, köpeğini çalıştırabilecek isen okey, al köpeği. ama bunu yapamayacak isen yazık etme hayvana, hatta benden sana bir abi kıyağı, olaki köpek almaya karar verirsin, o zaman bana ulaş. iyi bir sahibe iyi bir köpek yakışır, elimin uzandığı yere kadar ( ki baya uzun oluyor bu emin ol ;) ) sana destek olurum.

gerçekten bu kafada isen tekrar tekrar helal olsun, sen bu işi çözmüşsün.

ben evde köpek beslenmesini ve parayla satılmasını hiç uygun bulmuyorum. özellikle buna pek de uygun olmayan cinsler için. siz araştırmanızı derinlemesine yapmışsınız, biliyorsunuz. köpek beslemek tabi ki bir sorun değil ancak sizin günde 3 saat göreceğiniz hayvanı anne-babanın başına sarmak ne kadar doğru? ayrıca köpek beslemekteki en meşakkatli taraf arkadaşlık etmek, ilgilenmek. işten gelip yorgun olduğunuzda bile onunla yürüyüşe çıkıp, oyun oynamanız gerekecek. köpek değil, hayat boyu (en azından onun hayatı boyu) dost alacaksınız bence ona göre karar verin. ben hiç köpek almaya karar vermedim ama kendisini yine de nüfusumuza yazdırdı izmirin dağında. aldım ankaraya getirdim, bırakamadım. geri dönmek için gün sayıyorum ki ormanına kavuşsun, özgürce gezsin tozsun, yine çekirge kovalasın, keçi boku yesin. bence en şanslı köpek o. :) arkadaşın önerisine de katılıyorum, mutlaka barınaklara bakın. sokak köpekleri hep çok sevecen ve iyi niyetli oluyor. eğitimi de hiç zor değil. eğitmen bir aylığına 1.500 lira istedi, veremedim. kendi çabamla eğitiyorum ve sokakta tasmayla zorlanmadan gezdirebiliyorum. (zaten tasmasız dağ yürüyüşlerinde çok rahat geziyordu) hatta şu an gel, otur, çak gibi komutları bile öğrendi. bahçede yaşadığı için çiş-kaka yürüyüşüne de gitmiyoruz. ancak sıkılıp gezmek isteyince çıkıyoruz, turluyoruz. gerçekten çok iyi bir arkadaş, size ve ona üzüntü yaratmayacağına inandığınız an alın derim.

köpeği para ile satmama kısmına katılmak pek mümkün değil. bu gün adam gibi bir köpeğin doğum masrafı ( ultrason, protein bazlı mama, rutin kontroller, mineral hapları ve veteriner masrafı) 2000 tl yi bulur. hayrına verecek 2000 tl niz varsa o parayı hesabıma yatırabilirsiniz :) bu arada bu köpek bir de ırk standartlarına uygun bir köpekse bu daha da katlanır. biliyor musunuz bir erkek köpek ırkına göre yılda en fazla 60 sefer eşleşebilir ve bu iş için tek eşleşmeye 10-15 bin dolar isteyen insanlar var.

siz bu işi kolay görüyorsunuz ama ben iş köpeklerinden bahsediyorum, köpeğin iş yapmasından bahsediyorum. ha olur 500 baş koyununuz, siz bir sokak köpeğini o sürüyü çevirmesi ve/ veya koruması için koyabilirsiniz, ama ben o sürü için 10-15 bin tl yi gözden çıkartırım. neticede ortada 150 bin tl lik sürü var. sizin emanet ettiğiniz köpek o sürüyü uçurumdan uçurtur veya kurda yem eder, ben elim ensemde takılırım. siz trilyonluk deponuzu çomara emanet edersiniz, ben 10 bin tl verip aslan gibi work bir dobermann alırım. birini atlatmak daha kolaydır, birini daha zordur, bu iş tüm dünyada böyledir.

köpeğin evde beslenmesi konusu görecelidir, ben de uygun bulmuyorum, ancak şehir hayatı bunu gerektiriyor. yapacak bir şey yok. işte anne baba başına sarıyorsunuz keyfinize bakıyorsunuz. köpek özlem çekiyor filan akşam gelince beraber sofraya oturuyoruz.

bence galahad, konuyu apayri bir yere(ve bence bu baslikta degil baska baslikta tartisilmasi gereken bir yere) cekti.
arkadas en basitinden bir soru sormus, kopek bakmayi teknik olarak biliyorum pratige uygulamakta endiselerim var demis. pek sanmiyorum ki amaci kopek alip ciftlestirip bundan para kazanmak olsun. bir hayat arakadasi edinmek ve onun bakimini ustelenmeye hazir.
anlamadim ki kurt kopeginin anatomik bozuklugunun ve dogum masraflarinin konuyla alakasini.
fakat basligi acan kisi bir hikmet bulmus demek ki cevapta; tik koymus. bana da bok yemek duser.

kim ne derse desin... köpek gibi bir hayvan, yalnız yaşayan insanın hayatına sığmaz. evet, siz işteyken yalnız kalırsa ölmez, alışır ama köpek için hiç de ideal bir yaşam ortamı değildir bu. köpek için en uygun sahip ailedir. çoluk çocuk okula ya da adam işe gittiğinde evde kalan bir ev hanımı varsa köpek hayatını yaşar. gerisi hikaye.
köpekleri ölmemiş, hayatta kalmış olan herkes size "e ben yaptım oldu, çok kolay" diyebilir ama onlar genelde hayvanla empati kuramadıkları için onun tam olarak ne durumda olduğunun farkında olmayan insanlardır. evet, köpek güçlü bir hayvandır ve koşullara ayak uydurmayı öğrenir ama çok afedersiniz bu sadece .ike .ike alıştırmaktır.

en ufak bir tereddutun varsa alma. sahibi 2 gunlugune sehir dısına cıktı diye yalnizliktan kendini duvarlara carpan, evi dagitan hatta tasmasiyla intihar eden kopekler duydum cevremden. kimseye iskence yapma bence. sonra birazcik vicdanin varsa verirken cok uzulursun..

aslinda bunu evlilik gibi dusunebiliriz. bence sen hazir degilsin henuz ya da sen hazirsin da kosullarin henuz hazir degil. evde en az 2 kisinin olmasi kesinlikle sorumlulugu paylasma adina iyi oluyor.
10 yil once bebekken arkadasim bize birakmisti gecici sure kalacak yeri yoktu, sonra alistik, bize satti. cok planli olmadi benimkisi.
zor is kopek bakimi, ilgi sevgi bakim yurume egitim cis kaka mevzularina ek olarak bir de yalniz birakamama olayi var. yillardir memeleke gidip en uzun 5 gun kalabiliyorum misal. simdi ise yaslandi iyice onu bile yapmamaya karar verdim.

Normalde y kromozomu taşıyan sperm daha hafiftir ve daha hızlıdır. Bu nedenle yumurtayı dölleyecek spermin y kromozomu taşıması ihtimali yüksektir. Sizinki sanırım biraz tesadüfi.

emin değilim ama sanıyorum bir yerde böyle bir şey okumuştum, sanırım çocuğu olmayan anne ve babalara lab ortamında yapılan işlemler daha çok kızla sonuçlanıyormuş.. ama dediğim gibi tam emin değilim.

ama ben de tam aksini dusunuyorum. son aylardaki tanidik dogumlarin yuzde 80'i erkek :s

İstatistiki olarak kız doğum oranı erkek doğumdan çok az daha fazla. Özellikle problemli doğumlarda erkek çocuklar çoğu zaman hayatını kaybederken kızlar hep daha dayanıklı çıkıyor. Kızların evrimde erkeklerden bir adım önde olduğu iddiaları da bu sonuçları destekliyor...

Kız doğum oranının ciddi artış gösterdiği ve gelecekte erkek neslinin tükenebileceğini anlatan bir araştırma yazısı okumuştum. Distopya mı ütopya mı bir an karar verememiştim :P

Erkek kromozomlarına sahip spermlerin üretimi birçok etmene bağlı olarak azalıyormuş. Detaylarını şimdi hatırlamıyorum.

Geç evlenme, stresli yaşam koşulları vb. gibi nedenlerle babanın spermlerinin güçsüzleşmesi gibi nedenleri olduğu yönünde bir şeyler okudum ben de. Bizim çevremizde de durum çok farklı değil.

uzun yıllardır gözlemlediğim bir şey bu benim. şu anda çevremde hamile 3 kişi var 3'ü de kız bekliyor.

ya tesaduften daha farkli bir sey olmali di mi... bilemedim ben de arastirmadayim artik;)

dünya genelinde çevre kirliliğiyle birlikte erkek çocuk doğum oranları düşüyor. the dissappearing male'i izle.

kıyak bir ortayaş krizi dönemi bekliyor bizi desenize :D

bizim lisedeki biyolojici zamanında ''cep telefonu dalgaları olsun, başka başka dalgalar olsun; bunlar y kromozomuna daha çok zarar veriyor. bu yüzden de erkek nüfusu azalacak.'' gibisinden bir şeyler söylemişti. belki sallamış da olabilir, bana güvenmeyin.

plainwalker olay bakis aciniz fantastik;) ben notumu aldim tesekkurler...
sigara birakilacak, sipora baslanacak, richard gere tadinda yaslanilacak...

Bilet hususunu bilmem.
Otopark konusunda ise Santral'de yer var diyebilirim ama bu kadar büyük bir konserin kitlesini kaldırabilir mi şüpheliyim? İmkansız değil ama zor.
Normalde ücret alınmıyor diye biliyorum ben bu arada. Konser ayarı çekilecektir illa.

konser muhtemelen santralin otoparkında olcak zaten, tıpkı gecen mayısın tarkanı gibi, araclarda yeni yapılan otoparka yönlendirilcek ki şu an otopark ücreti öğrenciye 4 normal 6 şeklinde ücretlendirilmiş durumda-8 saatlik bi süri kapsıyor bu dediğim- neyse, bence her halükarda o coşku hissedilecek zira depeche mode için santral in olanakları-dönümleri yetersiz kalır,kalıyor,kalacaktır.

santral'deki son konserimde yani yaklasik gecen bahar, izleyiciler icin yukselen zemin yoktu. yani klasik iste demir tellerle ayrilma mevzusu vardi. erken gidip cimlerde oyalanip' millet akmaya baslamaya yakin on taraflara gidebilirsiniz tabii. bir de erken gitcekseniz. otopark sorun olmaz muhtemelen.

sozluk van fahri temsilcisi 'kasaturasiz rambo' dur. meslektasi icin elinden gelen yardimi yapacagini tahmin ederek, kendisine danismanizi onermekteyim.

kasaturasız rambo çözer o işi evet. mesaj at.

kasaturasız rambo artık antalya'daymış. kiralar biraz yüksek ve apartman dairesi bulmak pek kolay değilmiş. Van'da bulunan arkadaşların görüş ve önerilerini bekliyoruz efendim

www.ekolay.net

yunan adalarında olması lazım

naturistlerin en rahat oldugu yer fransadir. Naturist koyleri plajlari night clublari ne ararsan var.

cap d'agde i oneririm.

yunanistanın mikonos adasında var,

rodos
bir de olaya farkli acidan bakanlar acisindan gokkusagi hareketini inceleyebilirsiniz.

mykonos pahalı bir yerdir. gayler ağırlıktadır. siz gidin ama bi yine de. anlatın bir de neler yaşadığınızı giderseniz.

gaylerin azınılıkta olduğu yerler tercihimizdir.

ucuz olması da önemli bir mevzu.

teşekkürler, hepsini inceliyorum, gidersek anlatırım tabi ki.

aktarlardan bulabilirsin.

tuhafiyelerde de vardi sanirim.

buyuk kitapcilarin hobi bolumlerinde ve hatta bazi yapi marketlerde bile var.

orta olcekli kirtasiyelerde de olur ama kumas boyasi diyince kucuk cam siselerdekinden bahsettigini dusunuyorum, desen boyananlar yani. sayet giysiyi kompile boyayacaksan, onu aktarlar satar genelde ya da sabun vs satan yerlerde de olabiliyor.

csi:ny'da kullandıkları über teknolojik aletlerle ilgili makaleler olsun. "şu alet gerçekten var, şu teknolojiyi kullanarak şu şu işleri yapıyor." "bu alet var ama, tv'de gözüktüğü gibi değil aslında, tam olarak bunu yapıyor."

sonraa, seri katillerle ilgili dosyalar olsun; özellikle yakalandıktan sonra (varsa tabii öyle bir şey) psikolojik tahlilleri (çocukken annesi zorla yumurta beyazı yedirmiş, ondan böyle olmuş) olsun.

belirli olaylardaki suclularin genelinde bulunan ortak özellikler. mesela tecavüz suclularinin %68i 43 numara ayakkabi giyer. bu kadar absürd degil tabii ki ama acep ortak noktalari var midir, varsa nelerdir. bunlar olabilir mesela.

suç ve suçluları ortaya çıkarmada kullanılan teknikler,maddeler,aletler,vb. hakkında bilgi vermeyin,daha profesyonel ve tedbirli suçlular türemesin!

böyle bir dergi mi çıkarmayı düşünüyorsunuz?

-her ay gelmiş geçmiş en büyük suçlulardan bir tanesinin hayatı.
-eski zaman işkenceleri.

skplgl ' nin dediğine katılıyorum. amerikadaki csi dizilerinin suçlara etkisini anlatan bir yazı bulmuştum stumbleda, o yazıda bu diziler sayesinde suçluların nasıl akıllandığı anlatılıyordu. kısaca olmamalı böyle bir şey

hatta ben şu anda, aşırı dozda enjekte edince insanı öldüren ama kısa sürede tamamen vucüttaki bileşiklere ayrılan, bu yüzden otopside bulunamayan bir şey biliyorum. ben bile biliyorum düşün yani

suçluların beyin yapılarına düşünce biçimlerine değinilse mesela. ne bileyim yani suçlulara tü kaka demek yerine söylediklerine devranışlarına filan odaklanılsa.

İlginç yakalanma hikayeleri olabilir. Polsiye romanlardaki olaylara benzer yaşanmış davalar.
Elbette "sizden öyküler" gibi bir bölüm de olmalı.

Sevil Atasoy'un Hürriyet'te pazar günleri yazdığı yazılar tadında birkaç yazı güzel olurdu.

- teknoloji
- tarihte bugun
- psikiloji
- hukuk
gibi suca dair temel yaklasimlarin olacagi bolumlere ek olarak:
sucun nedenlerinin yanisira, sonrasindaki mevzulara da yaklasablirsiniz. ne bileyim, ' oncesi sonrasi' kosesi olur mesela, orda olayi anlatip sonra da ordaki kisi ve yakinlariyla roportaj yapip bugunlerini de sayfalara tasiyabilirsiniz.
bir de bazi suclar komuoyunu daha cok ilgilendiiyor, yani herkesin haberinin oldugu bir cinayet dosyasi mesela. sonrasinda hemen unutuluyor yani sonrasinda bir gelisme olsa bile insanlar yeni bir 3. sayfa haberiyle ilgilenmeye baslamis olabilir. misal boyle bir vakayi ay sonra ya da 3 ay sonra ya da dava karara baglaninca, yeni bulgular ogrenilince vs gibi kriterlerle izleyebilirsiniz. bu bolumun adi ' takipteyiz' gibi bi sey olabilir mesela.
sonra bir de sey aklima geldi. bilmem o tipo bir imkaniniz olur mu ama 'katilim kim' gibi bi bolum olabilir. kimin oldurdugu belli olmayan vakalarda, size basvurular, siz de arastirirsiniz vs.

polisiye bilmeceler olabilir. yani uc dort clue ile sak diye sucluyu bulabilme gibi.
bi de bazi kullanilan kimyalsallar evde nasil uretilir tarzinda bisi olabilir...
sonra sucsuzlarin psikolojisi de incelebilir.

mesela neden cok guzel bir kizin hirsizlik yapmayacagina inaniriz gibi...

Kontr-Kriminoloji ya da Kontradalet diye bir bölümü olsun.

Burada Uğur Mumcu cinayeti, Hrant Dink, Engin Çeber cinayeti gibi cinayetler ele alınsın. Süreç adım adım değerlendirilsin.

Devlet nasıl kanıtları çalı süpürgesiyle süpürdü, polisler nasıl Samastla fotoğraf çekildi, Engin Çeber'e işkence yapılan hapisanenin kamera kayıtları neden silindi, kullanılagelmiş işkence yöntemleri nelerdir, nası etkileri olur. 19 Aralık katliamında, devletin kullandığı kimyasal silahların etkisi nelerdi bilelim.

olacaksa bilimsel değil magazinsel olmalı.

böyle bi dergi çıkarsa bi şekilde benim haberim olsun. reklamı iyi yapılsın. sadece istanbul'da ankara'da satılmasın, küçük yerleşim yerlerinde de de bulunabilsin.

yoksa ben alıp okuyamadıktan sonra içine hayatın anlamını koysanız bi gram faidesi yok.

simdi, suclular xp kazanır denmıs de, magdurların kazanacagı experience ı nedne gormuyoruz ?

yazabilen varsa kisa agatha christie öyküsü yazsin

adli bilimler ve adli psikyatri dergisi var ama populer bi bakış açısıyla yapılamamış dergilere tıklarsanız konu başlıklarını bulabilirsiniz aşağıdaki linkte;
www.seckin.com.tr

ben şöyle bir örnek vereyim.
tecavüzcü tenor şahin öğüt'e "ığğğ iğrenç. ölsün o o.çocuğu hem de operacıymış" demek yerine, bunu yapmaya onu iten nedenleri, davranışlarını, yaşayış tarzını, aile hayatını irdelese.. ne güzel olurdu.

işledikleri suçlar anlatılırken sıradan anlatılmasın. yani "gitti, öldürdü, geldi" gibi değil de "şunu yaparken şunu düşünüyordu, o sırada birden panikledi ve böyle yaptı" tarzı.

istatistiksel bilgilere yer verilmeli. çeşitli suçların ve kurbanların istatistikleri olsun. coğrafyaya göre, suçun niteliğine göre, kurban seçilen kişilere göre istatistikler versin. suçların nasıl cezalandırıldığına yer versin.
hangi suçu işleyen nerde, ne kadar ceza almış gibi istatistikler de koyulabilir.
onun dışında, eğer yol göstermek gibi amaçlarınız olacaksa; suçların ne şekilde, nereye bildirilmesi gerektiği, bir suçluyla davalık olunduğunda nasıl yollar izlenmesi gerektiği gibi hukuki bilgiler verilebilir.
bi de hakkaten fazla bilimsel olursa ilgi görmeyebilir. magazinsel yanı olmalı. bazı suçluların ve ilginç suçların hikayeleri güzel okunuyor. suçlunun psikolojisi ve geçmişi anlatılırsa iyi olur. profiling denen olay ilginç bi de. onunla ilgili bilgi verebilir ya da hala çözülmemiş olan suçların failleriyle ilgili profiller hazırlayabilirsiniz.
potansiyel suçluya hitaben şeyler de yazılabilir. suç işlemeye meyilli, ne biliyim bişiyler çalmaya yatkın ya da taciz, tecavüz etme gibi istekler içinde olan bi insan naapmalıdır, nasıl bi yardım almalı ya da bu tip eğilimlerle nasıl savaşmalıdır gibi.

yeni harman'da turkiye'nin bitki ortusu diye bir harita verilmisti. nerede ne kadar uyusturucu kenevir filan bulundu, bunlari veriyordu. boyle seyler olabilir.
uyusturucu kullanimi ile ilgili istatistikler yararlari/zararlari suc ile ilgili bagintisi nedir? bunlardan bahsedilebilir.

bir de tarihteki enteresan suclardan bahsedilebilir, mesela zehirli bir yilanla oldurulen kurban gibi...

promosyonları olsun isterdim konuyla alakalı
öyle ama

suçtan sonrası da işlensin. yani ailesini katletmiş birinin akıbeti ne olmuş onu da bilelim. hapiste şişlenmiş mi, idam mı edilmiş, intihar mı etmiş. hangi suça ne kadar ceza verilmiş onlar da sunulsun. suçu öğrenelim ama cezayı da bilelim ne olmuş.

Sevl Atasoy olsun, hatta işi ona bırakın tamamen.

tv.de, sanırım Deşifre programındaydı, arada Arzugül pektaş adında bir psikiyatr açıklamalar yapardı vakalarla ilgili, bunun gibi bir psikayatrın yazılarına yer verilebilir. cinayet romalarıyle ilgili bölümler olabilir. dostoyevski üzerine araştımalar eleştirilere yer verilebilir.

toplumu bilinçlendirmeye yönelik yazılar görmek isterim ben mesela... Allah korusun, hepimizin başımıza böyle şeyler gelebilir. Bu olayları yaşayan insanlar suçluların yakalanması cezalarını çekmesi için neler yapabilirler? kimlerden, nelerden şüphelenmelidirler? vs. vs.

organize suçlara da yer verilsin. ne bileyim tayland'daki mafya gruplarından haberdar olalım. yeni hükümet mafyanın üzerine gidince öldürülen politikacıları öğrenelim. daha iyisi politika ve organize suçu dünya çapında haritalandırsın. atıyorum insan ticaretinin bilinen tüm ağları sergilensin. italya'da kopya üründen geçinen ve belediyesi dahil tüm şehri mafyanın elinde olan bi şehrin ve ilişkilerinin belgeselini izlemiştim natgeo da ordan geldi aklıma. malları satacak insanları afrikadan nasıl topladıkları, çinden nasıl sahte mallar yaptırdıkları, karaparayı nasıl akladıkları vs.
ayrıca pablo escobar quote ları olsun :)

suca maruz kalan masumlarin akibeti de incelenebilir. genelde bu hep atlanan yandir. suclu hakkinda bircok sey sunulurken atiyorum olen maktulun esi akrabalari neler yasamistir. yasadiklari bu vakanin sonucunda bu durumu atlatabilmisler midir, atlatmislarsa nasil atlatmislardir vs.

bir de sucu ve sucluyu ovmemeye onem verilmeli. bi ara discovery'de izledigim bir programda soylenen bir sey beni cok rahatsiz etmisti misal; "cok kurnazca ve ince eleyerek hazirladigi plana sadik kalmisti. kendine guvenini ve zekasiyla..." buradan sonrasini hatirlamiyorum. midem bulanmisti. sanki onun yaptigi seyi over gibi!

suc oncesi yapilanlar, ulkemizde ve diger ulkelerde suc oncesi seylerle alakali makaleler olabilir. benzer sekilde insanlarin suca maruz kalmamasi icin oneriler iceren yazilar yer alabilir.

bir konu daha geldi aklıma da, magdurların hakları, ya da kriminal incelemelerin proseduru, ya da hangi delil ne kadar surede toplanmalıdır/toplanabilir, sahihliğini korur, sahihtir vs bu gibi hukuki taraflarına da deginse super olurdu.

veya, standart işleyisin dısında inceleme sırasında baska bi olasılık geldi diyelim aklımıza bunun incelenmesini nasıl yapabiliriz ya da duzenlenen rapora ititraz gibi konular.

Herkese verdiği yanıtlardan ötürü teşekkür ederim. Konuyla ilgili özgün fikirleri olan varsa her zaman buraya yazabilir.

1. döneme kayıtlı olduguna dair öğrenci belgenle başvurursan sorun olacağını sanmıyorum.

yaratabilir evet

yuzde 90 ihtimalle maalesef evet zira devamsizliktan sinifta kalindiginda ogrenci "sorumsuz" goruntusu ciziyor bu nedenle kurul burs verilmesinin gereksiz oldugunu dusunup bu yonde bir karar verebilir.

bildiğim kadarıyla birinci sınıfı bitirdikten sonra bursa başvurabiliyorsun, yani burda 1. sınıftaki notlarına göre karar veriliyor. en azından bizim okulda böyle. vakıf üniversitelerindeki burs uygulamaları yök bursu dışındakiler özellikle değişebileceğiiçin, en sağlıklı bilgiyi öğrenci işlerinde burs olayına bakanlarla konuşarak en sağlıklı ve doğru bilgiyi edinebilirsin.

As Pera Restaurant (Balık Pazarı Sahne sok. No: 25 Beyoğlu / ISTANBUL)

Yine balık pazarı dolaylarında 7.kat'ı tavsiye edebilirim, orta seviyedeki bütçeler için ideal, fiyatlar çok uygun ve manzara harika...

Cumartesi gecesi Nevizade'de Keyif diye bir yere gittik arkadaşla. Üst katında canlı fasıl da var, fiyatları da normal. Kuzu şiş + köfte + bir küçük Yeni Rakı + 4 çeşit meze 80 TL verdik...

Cumhuriyet meyhanesi bundan ötesini bilmem, ama illa fasıl diyorsan ayrıca levent'te ziyade isimli bir yer var her şeyiyle şahanedir.

elmadag meyhanesi musiki anlaminda bulabilecegin en iyi mekanlardan birisi, yayli tanbur calan bir muzisyen bile var ekipte. mezeleri de guzel ve masalar ust uste tepisik degil. arada sirada gidiyorsan o fiyata deger derim sahsen.

ben şimdi hesapladım illa fiks menu mü istemen lazım al 35lik rakını 35, e iki ızgara köfte al 30'ardan, 4 tane meze sana 93 lira eder yüz bile yapmaz.:)) üşenmedim hesapladım ama insanın canı istiyor yahuuu=)))

bu arada söylediklerim elmadağ için geçerliydi.Ben gitmiştim önce den güzel bir mekan.Aman nevizadeye uğramayın hiç. hele müzikten anlıyorsanız sizin için eziyetten başka bişey olmaz.Bir de masa masa gezen müzisyen arkadaşlar bir dünya para alıyor o yüzden astarı yüzünden pahalıya çıkabilir.elmadağ iyi tercih bence.

@pijamaliantigone: biz de öyle düşündük ilk başta hatta tok gideriz bütün parayı mezeye veririz oh mis dedik de maalesef fasılın olduğu günlerde fix menü şartı var. cuma-cumartesi yani.
yolumuz elmadağ gibi görünüyor ama bakalım.
teşekkürler ettim herkese.

kanserojen madde.

bi an için sağlığa hiçbi zararı olmadığını düşünsek bile ki kesin zararı vardır, tadını bozar yemeklerin ,hele sulu bişiler yediginizde kopurmez mi o yemek. ıyk.

bağırsaklarınızı da bozabilir.

mideyi bozuyor. tecrube ile sabit. tadi da igrenc, kusasim geldi yine. yikanmaya calisilip da kopukleri iyice temizlenemeyen pet siseden su icmistim..

@want2die

bizim alamanci kuzenler de almanlarin gegirene aferin, osurana bravo dedigini soylemislerdi de sonradan fos cikti.

durulama gerektirmeyen deterjanlar oluyor. onlardan sanmıştır belki.

durulamazlar ama yikadiktan sonra once sulari suzulsun diye bekletip, hemen ardindan iyice kurularlar. kuruladiklari icin birsey olmuyor olabilir.
@kahvegibi deterjanlar ayni, bildigin pril palmolive vb. suya az deterjan koyuyorlardir az kopuruyodur. bizim gibi temiz olsun diye deterjani hem sungere hem suya boca etmiyorlardir. hem su tarassufu hem deterjan :)

bildiğim kadarıyla avrupada satılan deterjanlarla türkiyede satılan deterjanlar farklı. bizdeki deterjanlar daha çok köpürüyor. onlardakiler köpürmüyor. türk tüketicisi deterjan köpürmeyince yıkamadığı algısını ediniyormuş.

o yüzden bizdeki deterjanların durulanması lazım.

bulaşık deterjanının içinde su, yüzey aktif maddeler ( en önemlisi ve türkiyede en çok kullanılanı sodium lauryl ether sulphate SLES diye geçiyor ) koruyucu,parfüm,boya ve tuz var.

Yüzey aktif maddelerin ( surfectant) kimyasal kökenlileri de var bitkisel kökenlileri de var. bitkiselleri zarar vermez diye biliyorum. hayvansal kökenli olnalarda var ama kullanılmaları hoş karşılanmaz.

doğa dostu diye ortaya çıkanlar bitkisel yüzeyaktif madde kullanırlar. mesela alman frosch'un içeriği % 98 oranında doğada çözülebilir ve içindeki koruyucu, parfüm ve boya kozmetik sektöründe kullanılanlardan seçilmiştir.

hatta reklamlarında iki kız deterjan köpüğünü birbirlerinin suratına üflerler.

sizin alman bu reklamdan görmüş olabilir

cevaplara teşekkürler. deterjan ingiliz deterjanı (bkz: tesco), bi farkı var mı bilmiyorum. şimdilik sadece psikolojik olarak rahatsız etti, metabolizmada bi değişiklik yok. ama uzun vadede kanser eder adamı yaa, ben akşama bi konuşayım ev arkadaşıyla.

bulaşık deterjanının en süper etkilerinden biri yağı emülsifiye etmesi (fiziksel olarak daha ufak parçalara ayırması). amilaz da vardı galiba. amilaz zaten tükrükte falan var, emülsifiye eden bi faaliyetin de olması lazım insan bedeninde. bunlar gayet insanın sindirim yüküne yardımcı(!) olan şeyler.
buna karşın deterjanı bazik diye de hatırlıyorum. bu noktada mideyi rahatsız edebilir.
ama bunun yanında dendiği gibi boyası parfümü hedesi hödösü bunlar hem deterjandan deterjana değişen, hem de ne idüğü belirsiz şeyler.
neticede bulaşık deterjanı yenmek üzere dizayn edilmediğinden, arkadaşınızın görmez tarafında suya tutunuz :)

deterjanın arkasını okudum, bitkisel kökenliymiş. ev arkadaşına da sordum, bulaşık durulamamak ailesinden gelen bir alışkanlıkmış, ama her alman da böyle yapmıyormuş. haklısın sağlıksız olabilir dedi, dikkat edecek bundan sonra :)

ilk akla gelenler masa tenisi ve bilardo,
zihin sporları sayılıyosa, satranç, briç, tavla,
abartırsk, duvar tırmanma (climbing wall)

tırmanış duvarı ortama güzel bi hava katar... ama tirmanmaya gelen serseri dagcilarla bir sekilde basetmeniz gerek..

- dart ( spor klasmanina giren cinsinden olani )
- trambolin ( yuksek tavan varsa )
- uzak dogu sporlari ya da yoga vs icin yer, kose, minder, uygun ortam :s

surdan bulabilirsin, alan genisligine gore de kendince eleyebilirsin:
en.wikipedia.org:Indoor_sports

bowling.

mağazayı o gün aramış olsaydın bu akşam buraya duyuru girmek yerine o hatunla kahve içiyor olabilirdin belki. ara şu colins i sen de kurtul biz de! :)

adını biliyorsanız eğer oradaki çalışanlardan birine sorsaydınız keşke, hatta bi daha giderseniz şöyle bir yöntem olabilir;

"geçen gün bir kazak bakmıştım, nasıl oldugunu tam hatırlamıyorum, şu renkti galiba, ama emin de değilim, x hanım ilgilenmişti o yok mu acaba, hangi kazak oldugunu ona sorsam" gibilerinden, daha değişik şekillerde de senaryo yazılabilir tabiki de.

bir de bence de mağazayı aramak en mantıklısı, sırf siz aradınız diye kızı işten atmazlar.

@light beam: ikinci kez gittik magazaya ama kiz yoktu. aynen dedim iste bende gecen sefer x hanim ilgilenmisti vs vs.. dediler bugun calismiyo o. hatta hic ihtiyacimiz yokken kot pantolon aldik. pacasini katlatmaya verdik dediler yarim saat sonra gelin. yarim saat sonra kuzenim gitti direk sordu orada olan bir calisana burada calisan birinin soyadini isteyebilirmiyim diye. onlarda kisisel bilgileri veremiyoruz beyfendi demisler. magazayi aricamda sorun su ki: ben telefonda konusamam yahu. elim ayagima dolanir ama yuz yuze olsaydi cok rahat konusurdum. yuz yuze olma sansida yok zaten su an istanbulda degilim.

şu an istanbul'da değilseniz yine telefon kalıyor tek çare sanki, ya da buradan belki olivium'da çalışan çıkar, bilemedim :)

bir de şöyle bir durum var, telefonla arayın dedim de, düşününce bu da saçma geldi, herhangi bir sebep olmadan ne diyeceksiniz ki, "şey ben mağazaya gelmiştim ve sizden hoşlandım kaç gündür sizi bulmaya çalışıyorum" mu? kızın hiç tanımadıgı biriyle bu şekilde konuşmaya devam edeceğini zannetmiyorum. bir de yine herhangi bir tanışıklık olmadığı için başka bir sebep de bulmak zor. kolay gelsin valla, zor işmiş.

yalnız sadece hayal olabilir benimki ama. tanışsanız, sonra masalvari bir beraberlik yaşanız feci mutlu olurum. umuyorum tanışırsınız en azından=)

neyse ne yapabilirsiniz. madem ki istanbul'da da değilsiniz tek çare aramak gibi. ama aramadan önce düşünün iyice ne diyeceksiniz. yani o'nun verebileceği her olası cevaba karşı bir soru/cevap hazırlayın. evet uzunca bir liste olacak ama bunu yapın..

heh aklıma bişey geldi, saçma olabilir baştan söyleyeyim.

şimdi arayacaksınız collinsi, x hanımla görüşmek istiyorum diyeceksiniz. sonra da x hanım çıkınca heycanlanmadan diyeceksiniz ki "x hanım ben geçen gün sizin çalıştığınız mağazaya gelmiştim, benimle siz ilgilenmiştiniz (sizi hatırlayacağı spesifik bir örnek lazım buraya). onun için sizin ilgilenebileceğinizi düşündüm, olay şu; kuzenim sizin çalıştıgınız mağazaya iş başvurusunda bulunmak istiyor, ama emin olamadığı durumlar var, şartları nasıl falan bu gibi konularda bilgi almak istiyor, mail adresinizi verseniz size sormak istediklerini sorsa olur mu?"

bu saatte ancak böyle bişey geldi aklıma, en azından denenebilir gibi geliyor bana :)

@light beam: ya zaten amac o'na ondan hoslandigimi soylemek. yoksa ben italya'da yasiyorum. turkiye'ye ne zaman donecegim belli degil. 10 aydir turkiye'ye gitmemistim mesela sadece 9 gun icin gecen hafta geldim, geldigimdede o'nu gordum. amac bi birliktelik olmasi degil. sadece ona ondan hoslandigimi soylemek, icimde kalmasini hic sevmem boyle seylerin. buyuk ihtimalle erkek arkadasi vardir, nisanli olabilir. orasini bilmiyorum ama parmagina baktik, yuzuk falan yoktu. telefonda da 10 saniyede icimi dokemem stres olurum buyuk ihtimal.

**@ light beam: o durumdada mudurle direk olarak konusun diyebilir. sanmiyorum ki bi kiz birine direk mail adresini versin.

@dambil: nikah sahidimiz sensin o zaman :p

eğer şu an aynı şehirde değilsen telefonla arama. hatta düşününce telefon işi komple saçma gelmeye başladı. aynı şehire gelince tekrar git dükkana ve bir şekilde tanış kaynaş, en mantıklısı bu. yılışmadan tatlı bir şekilde ısrarcı olursan en azından alışveriş merkezinin cafesinde bir kahve koparırsın gibi geliyor.

siz bu konuyu kafanıza takmışsınız, sizi vazgeçirmeye çalışmayacağım ama iki duyurununuzda da pembe düşlerle dolu yazılar gördükçe ben tedirgin oluyorum, baştan beri de böyle bir "buluşmaya çalışma ortamı yaratılması" havasını tasvip etmiyorum.

ama farkında mısınız, bugün önce kuzeniniz gitmiş, kendisni üstü kapalı sormuş, bir pantalon almış, geri gelmiş, "burada çalışan birinin soyadını öğrenebilir miyim" minvalinde bazı sorular sormuş. bu karşı taraf açısından ne kadar tedirgin edici bir durum bunu düşünüyor musunuz? orada çalışanlar üç maymun'u oynayıp, o kadar hengamenin içerisinde bu tür şeyleri gözden kaçırıyorlar sanmayın, çok feci tufaya düşersiniz. bu tür soruşturmaların kızın kulağına gidebileceğini ve onu tedirgin edeceğini de düşünün. "onunla buluşacağız, çok güzel bir ilişkimiz olacak" türünden masallara da kendinizi kaptırmayın, sırf bu yüzden ne kendinizin ne de bir başkasının hayatını bunca anlamsız bir adrenalin salgınına boğmayın.

belki kalpsiz ve duygusuz biri gibi gözükebilirim size, mucizelere ya da hayatta yaşanan güzel şeylere inanamayan biri gibi de gözükebilirim. ama bunları yazmamın nedeni bunlar değil, işi tek taraflı düşünmemek ve mantıklı çıkarımlar yapabilmek için yazıyorum.

tabii ki ne dersem diyeyim, ne yapacağınızın kararı size kalmış.

@demcan: aslinda cok haklisiniz. iki tarafli dusunmek lazim. o yuzden magazayi aramak istemiyodum. direk internetten ulasmak istiyodum. muhtemelen bi iliskisi vardir zaten, oyle pembe hayallerimde yok. boyle seyleri direk gidip soylerim ben. icimde kalmasi beni sinir eder ama dediginiz gibi kizida tedirgin edebilir. bu isin pesini birakmak lazim sanirim. kismet artik bigun biyerde karsilasirsak soyleriz.

zaten mail adresini kuzeninizin olmayacak olan iş başvurusu için istemeyeceksiniz ki, telefonda konuşamıyorum dediniz, maille çok daha rahat derdinizi anlatabilirsiniz diye düşündüm. ama sonra düşününce de demcan'a da hak verdim. işte iyice düşünün tartın, kızdan hoşlandıgınızı söylediniz tamam rahatladınız, ee sonra? kız sallamayabilir, veya boş hayallere kapılabilir, yani biraz bencillik olacak gibi geldi sonradan. bence çok fazla üstüne düşmeyin, hayatın koşturması içinde bir süre sonra nasıl olsa unutacaksınız.

keşke seninle ilgilendiği günün akşamında ya da en azından ertesi günü sabahında gidip söyleyeceğin şeyi söyleseydin..

telefonla arama.. seni hatırlamayacağı gibi telefon sapığı damgası yemek de var, ki gerek yok durduk yere..
olur da bi kaç ay sonra gelirsen yine git oraya, ordaysa bekleme zaten, çıkmışsa da nereye gitti naptı etti öğren bul..

telefon açma yeter ki..

ya italya'da yasiyorsun, tek istegin de icinde kalmamasiysa ara bence magazayi. duzgun konustun mu telefon sapigi damgasi niye yiyesin. ac telefon, 'ben su gun gelmistim, siz benle ilgilenmistiniz. hatta sizi tekrar gorebilmek icin bir daha geldim, yoktunuz. belki soylemislerdir, kuzenimi gonderip soyadinizi bile ogrenmeye calistim. kusura bakmayin sizi tedirgin ettiysem ama ben italya'da yasadigim ve geri donecegim icin bu kadar aceleci davrandim. ama sizden cok hoslandim. mail adresim su, mail atarsaniz sevinirim' de bitsin gitsin. iste bu kadar. yurt disinda olmasan neyse de bir daha turkiye'ye geleceksin,kizi tekrar goreceksin ohooooo zor is. ya unut gitsin ya da telefon et icinde kalmasin.

Ara bi' dükkani, telefonu hemcinsin acarsa yengenin telefonundan acik adresine kadar her türlü bilgiye ulasirsin zaten, lavukta yengeye yavsamiyosa tabi (: Kasma, babanin ogluymus gibi konus, olumlu dusun..

Hagaten bastan okudum da fena kasmisin olayi hic yere sen birader, hani sen bu medeni cesaret ozrunle bi de o kizi tavlarsan ayar olurum hea.. Zavallim telef olucak odunlarin elinde..

en temizi is cikisi bir daha gidin. cuma mesela izinli olmaz muhtemelen. carsamba da olur o kadar beklemeyeyim diyorsan. su noktada facebook ya da telefon isi olmaz gibime geldi, ustunden zaman gecti. tamam sen unutmadin ama o nerden, nasil hatirlasin. konusma sansin olsa bile hatirlatma fasli seni komik duruma dusurebilir. riske girme, kalkip git bence. ask tembellige gelmiyor :P

tahlil sonucunda dikkat etmen gereken noktaları demediler mi sana? ayrıca şimdiye kadar hakkaten öğrenmedin mi bunları? eğer ciddiysen kan yolu ve cinsel yolla bulaşır hepatit b.

www.istanbulsaglik.gov.tr

bu arada hala aşı olmayan varsa aşılansın bu devirde aşısız gezmeyin.

- yakın çevrendekilerin antikoruna baktırın ve bağışık değillerse mutlaka aşılarını yaptırsınlar.
- elini kestiğinde ya da açık yaran olduğunda antikoru olup olmadığına emin omadıkların için yemek yapma.
- yediğin, içtiğin bir şeyleri paylaşmamaya özen göster.
- güvenli cinsel ilişkiden taviz verme.
- arada kan hbs miydi ney, karaciğer enzimleri işte ona baktır.

ek not: taşıyıcı olduğumu öğreneli 15 yıl olmuştur. öğrenmeden önce aşısız kardeşim benimle 3 yıl yaşamıştı ama ona bulaşmadı. ben öğrendikten sonra yaptırdık aşısını. bunu şunun için yazdım: ilk başta kafan biraz karışıyor, millete bulaştırıcam, hepsini kırıp geçircem sanıyorsun ama yaşadıkça, öğrendikçe daha bilinçli oluyorsun. çevremdekileri aşı konusunda epeyce bilgilendirdim o sayede. süresini bilmiyorum ama artık bebeklerin aşı programında var hepatit b. şimdikiler daha şanslı.

karaciğerine iyi bak, onu yoracak beslenme ve ilaç alışkanlıkların varsa, elinden gelebildiğince değiştirmeye çalış. alakasız bir geçiş olcak ama aktifhastaların taşıyıcılara oranla daha bulaştırıcı olduğu söyleniyor ama tıp anlaşabilmiş değil. bu arada zamanla antikor geliştirebilirsin, yani ömür boyu taşıyıcısın diye de bir şey yok. doktorlar bana çok şaşırıyor, antikora az bir birimim kalmış vs :s
tr'de nüfusun yüzde 60'ı hastalanıyor ve bunların yüzde 55'i direnç geliştirse de bizim gibi yüzde 5'i virüsü alıyor ama o bizi hasta da etmiyor, takılıyor vücutta :s Bunu şey için yazdım, yani aslında çokuz ama çoğu insan bunu bilmeden yaşıyor.

yakın bir arkadaşım taşıyıcı.ve bulaşma gibi bi durumu yok diye biliyorum yani en azından arkadaş öyle diyor keklemiyosa bizi:)

kendi sağlığınızı korumanız açısından karaciğerinizi yoracak besinlerden içeceklerden uzak durun.(kızartmalar,içki(özellikle mayalı içkiler) )düzenli olarak da kan tahlili yaptırın enzimlerinizi kontrol altında olsun.zira kansere dönüşme riski var ileride.

fazla kafaya takmanıza gerek yok sağlıklı günler dilerim:)

@szqnn: kendine bulaşmıyor başkasına bulaştırıyor. taşıyıcı çünkü. sağlıklı insanlara hastalık taşıyor itina ile.

cevdet kızıl size yardımcı olur bu konuda.

muhtemelen öğretmeninde vardır bir nüsha. daha önce isteyen olmuştur illa. isim ve tarih değiştirip imzaladığını düşünüyorum.

nikahta imza işleminden sonra salona geçip para, altın takılır. eve hediye alsanız ihtiyaçlarından emin olamazsınız. sorunca da bir şey lazım değil diyolar genelde. altın ya da para takın bence, borç, taksit varsa makbule geçer.

altın alırsın. bozdurup istediklerini alırlar.
takı töreni gibi bi durum olmazsa evlerine giderken götürürsün.
onların da en çok hoşuna gidecek şey olur diye düşünüyorum

victorias secret ?

Bence de altın, yakınlığınızın derecesine göre çeyrek ya da yarım olabilir. O kalabalıkta sizin de bir hediye verdiğinizden emin olmalarını istiyorsanız kutusunun içine adınızı yazarak gelinin torbasına falan atabilrsiniz. Biraz hödükçe geliyor ama son zamanlarda sıkça uygulanıyor bu yöntem.

takı merasimi olmazsa olmazdır ama nikahta dugunde oldugu gibi gelinligin uzerine raptiyelenmis para ve altın yıgını olmuo. gelin torbası dıye bı sey var icin bırakıveriosun hemen anlık akıntıya kapılaraktan :D kutu ıcıne ısmı yazma kısmını en ıcten mutluluk dıleklerımle xx seklınde bır klişe ile gerceklestırırsen ısın hodukluk kısmını da bertaraf etmıs olursun hıc sıkıntı olmaz. umarım kendı nıkahında da gelecek ve de para/altın getırecek olanın bol olur :)

Sema Moritz?

ince saz?

endless dream'in dediği gibi, sorduğunuz şaheser hanım sema moritz'dir.

fiyatlar elbet düşer ama sezonda 500 e satılan kaliteli bir deri ceketin (kuzu diyelim) fiyatının 350-400 ytl altına inebileceğini sanmıyorum. öyle inanılmaz indirimler beklemeyin yani.

inanilmaz indirimler yazin sonu ve sonbaharin baslangici oluyor, ama degisebilir de, deri piyasasi degisken, gerci artik durumlar da degismis olabilir...

denizli'de deda deri diye bi derici var, baya bi köklü..
dayım da uzun süredir istiyordu deri ceket, buraya gitti..
ölçüsünü aldılar, boyunu ölçtüler biçtiler felan, kuzu derisinden kahverengi deri cekedi 300 liraya diktiler.. (taksit imkanı da varmış)
ve öyle dandik bi şey de değil yani, gerçekten de kaliteli açıkçası..
hatta "eğer beğenmediyseniz tekrar baştan dikebiliriz" demişler, herhangi bi ek ücret almadan..

artık yaşadığın şehirden yaptırabilecek misin bilmiyorum ama olur da yolun düşerse, aklında olsun..

Theorie diye bir mağaza var. İnternetten arat. Şu yenibosnada kültür üniversitesinin yanında havaalanı avm diye alışveriş merkezi açıldı. Orada bu mağaza. Envai çeşit mont, kaban, gocuk, palto vs var. Deri de var. Gidin, bakın, seçin, beğenin, alın.

laleli'deki deri piyasasına bakmakta fayda var.

derimod'da indirim var bu aralar. model diyince 1 numaralar, en güzel james dean montları onların bence.

geçenlerde boynerden güzel bir deri ceketi (ceket mont arası birşey) 250 kafaya aldık. gayet de güzel...

zarada 250 ytl civarına güzel deri montlar gördüydüm sezan fiyati tabi malum

alanya'ya git. sezon dışı oralar. çok uygun fiyatlara bulabilirsin sanıyorum.

okulunda okuduğu kitabı baz alabilirsin. bir incele kitabı seviyesini görürsün zaten. kitabın kapağında, bir yerinde seviyesi de yazar ona göre bir kaynak aldırırsın ordan çalıştırırsın.
kendine de o seviyede bir kaynak edinirsin, çocuğa göstermessin bunu,oradan soru hazırlar ödev verirsin. ben öye yapıyorum en azından..

teyzem eğitim gönüllülerinde çalışırken çocuklara ingilizce öğretmek için oyunların olduğu koca bi defteri vardı. bir kaçı;
1- bir koca a4 sayfasında çeşit çeşit giyfiler çizilmiş. pantolan, elbise, şapka vs. bir başka kağıda bir erkek bir kız çocuk çizilmiş. giysileri kesip çocukların üstüne giydirmesi ve neyi giydirdiğini söylemesi gerekiyor; ali wears blue trousers, ayşe's skirt is pink. gibi
2- yine koca bir a4 de bir oda çizilmiş büyükçe. oda karman çorman. masanın üstünde kedi var, tv nin üstünde ütü var, yemek tabağına vazo konulmuş vs şeklinde. çocuk neyin nerde olduğunu söylemek zorunda; the iron is on the table, the fishes is in the vase, violin is near the carpet, carpet is between violin and sofa gibi. prefix leri ve eşyaları öğretiyor.
3- bu sefer ev var, odalara bölünmüş herşey düzenli, yine herşeyin yerini söylemesi gerekiyor.
4- safya küçük kare kutulara bölünmüş. kutuların altında renkler yazıyor; pink, blue, black, light brown, dark yellow gibi öreneklerini çoğaltabilirsiniz. kalemlerle o kutuları söylenen renge boyaması gerekiyor.

devamı gelcek

1. oncelikle gecmis bilgisi nedir, su an nerdedir onu belirlemelisin. bunu yapmak icin su ana kadar okuduklari goz atip, kafana gore bir gramer ve reading iceren bir sinav hazirladiktan sonra yaklasik durumuna tani koyarsin.

2. koydugun tanidan, yani yaklasik seviyesini belirlediktn sonra, gecmise yonelik eksiklerini kapatcak dersler yaparsiniz.

ama ben olsam pek bir sey bilmiyorsa, bir kitap alip sifirdan baslarim. bir suredir new english file modasi var sektorde ve fena kitap degil. cd sini de almalisiniz ama. ders gibi yapin yani birlikte dinleyin, konusun, okusun, yazsin vs vs. bulabilirsen onun ogretmen kitabini da sen kullan. ayrica internet sitesi de var, ek alistirma babinda. bir derse baslamadan once workbook'tan verdigin odevleri cevaplarsiniz, tekrar olur. kelime ogrenmesi icin bir defter tuttur ayrica, kelimeleri orada calissin. diger derse kadar workbook'a ek olarak, yeni ogrendigi kelimeleri kullanarak birseyler yazmasini da iste odev olaraktan. bir de seviyesine uygun reader okudu mu mis gibi olur. hangi kitabi okuyacagi seviyesiyle ilgili.
sayet devlet okulunda kalabalik siniflarda ingilizce dersi gormus biriyse seviyesi muhtemelen elementary'dir, hatta beginner. bir tane starter/ beginner, bir tane de elementary seviyede resimli hikaye kitabi alin. bakin bakalim hangisi ona uygun. okulda dandirik geciyorsa dersleri kelime ogrenemiyor cocuklar, gramer ogretip geciyorlar. ayrica teleffuz uzerinde dur. new english file telaffuz da calistirir, kitabi takip edersen o kismini da halledersin.
kitap takip etmen en kolayi senin icin bence. bu isten cok anlamiyosan program cikartmak vs kasici seyler biraz.
kolay gelsin

devamı; (bu arada ben sadece oyunlardan bahsetcem)

4- who's who oyunu var (bil bakalım kim sanırım). birer sayfa, 16 erkek 16 kadın yüzü var (2 fotokobi yani 4 sayfa eder). biri sizin elinizde biri onun elinde olcak. diğerinin listesinden birini seçeceksiniz (söylemek yok diğerine). has your person got kalıbını pekiştirmek için kullanılabilir. long/short big/smal mouth, nose, eyes, moustache, curly, straight, wavy, hair, eyeglasses, hat, earrings, vs soruları sormalı sadece yes-no cevabı alınmalı. erkek veya bayan olduğunu oyunu kolaylaştırır. eğer çocuk sakal ın ne olduğunu bilmiyorsa kolaylaştırmak için resim çizmesi sağlanabilir. sonunda uymayan yüzleri eleyip diğeriri yüzünün kim olduğunu bulmak amaç.

5-amiral battı var; birer sayfa 7*7 lik karelerimiz var. bir tablo oluştutulmuş. yukardan aşağıya monday tuesday vs günler yazıyor. soldan sağa saatler var. biri 3ü gösteriyor, biri 1:25, 7:15, 2:45, 3:10, 9:55 (7 saat olmalı) gibi ama digital şekliyle değil. gemilerimiz 1,2,3,4 kare büyklüğünde çeşit çeşit. her biriniz kendi tablosuna gemi yerleştirecek diğerinin gemisini batırmak için koordinat söyleyecek; monday, ten past two. eğer o karede gemi parçası varsa hit, yoksa missed gemi tamamen battığında hit and sunk. diğerinin tüm gemilerini batıran kazanır.

başka vardı ama 6. sınıftaki bir çocuk için çok basit kalıplardı (sayılar alfabe gibi)

@pyro clustic flow; new english file'ı hz.lıkta okutmuşlardı bize, 6. sınıftaki çocuk için nasıl olcak?

evet aslında, nef'ın kitlesi young adult learner. 6. sınıf orta 2 ise, olur kanımca. piyasada teenager kitabı da vardır gerçi, kitapçıya sorulabilir.

topkapıya bak bi pazar günü bit pazarına

valla izmitte mesela bu iş için perşembe pazarının kurulduğu yerde pazar olmayan günler eskiciler-çingeneler vs gelip topladıkları hurdaları murdaları diziyorlardı. aynı şekilde diğer şehirlerde de yerler vardır ve evet eskiciye sormak en iyi çözüm. Üsküdarda şu anda bağlarbaşı-kadıköy dolmuşlarının kalktığı durağın arkasındaki sokağa girip devam edersen bit pazarı tadında bir mahalleye ulaşırsın orada bulabilirsin bişiyler.

3 ay önce attıydım ama hala lamba sapı, kablo ucu tadında şeyler çıkar benden ve kardeşimden. sözlük'ten konuşalım derim.

dohayder mi?

haytap?

(bkz: barinak gonulluleri dernegi)

İletişim Bilgileri
E-posta: [email protected]
Web Sitesi: www.bgd.org.tr
Ofis: 2164499052
Yer: Bahariye Caddesi, Dr. Ihsan Unluer Sokak Yonca Apt. No:14 Daire:2 , Kadikoy
Istanbul, Turkey

Sözlük'ten de zen spider'a mesaj atabilirsiniz.

BGD resmi hesap numaralari nelerdir?
Barinak Gonulluleri Dernegi
Is Bankasi Caddebostan Subesi (1082) YTL Hesabi: 0583501
Akbank Profilo Subesi (668) YTL Hesabi: 0115393

ülkenin geli$mi$liğiyle ilgili bir#ey olmalı. "Millet aya biz yaya" durumu olan ülkelerde bu tür uydurma toplu ta$ıma sistemleri geli$iyor haliyle.

ağzım dilim varmasada söylemek istiyorum: azgeli$mi$ ülkelerde görülmesi daha anlamlı ve olası bir durum bu.

urdun, nepal ve hindistan'da kucuklu buyuklu her boy dolmus var mesela. nepal'de hic tren yolu yok, insanlar fakir arabalari da yok. avrupa'da eskiden tren kullanildigi icin gelismemis bu sektor. sonrasinda da araba, ucak ya da bisiklet kullanilmis.

(bkz: otokar)

Buyuk mıgroslarda fılan bulabılırsın. gercı ben for you'da da gormustum. Watsons dıye bır magaza da var, Cehavır'de mesela. Yakınsa, oraya da bakabılırsın.

body shop, watsons

biraz komik gelecek ama koçtaşta vardı :)
ayrıca istanbulda hediyelik eşya satan pek çok yerde, bir kova içinde tahta tarak, doğal sabun ve sünger olarak trio halde satılıyorlar.

eczanelerde de bulunuyor bunlardan.

organik deniz sungeri de oluyor eczane ya da bebek malzemesi satan yerlerde.

egzama oldugu soyleniliyo halk arasında bunun hatta cok arttıgı zamanlarda kaslara dogru falanda ilerliyo bi krem kullanınca azalıyo lakin kurtulma yolu yok diye biliyorum ki her an her sey olabilir...

aynı problem bende de var. kızkardeşiminin loreal pure zone diye temizleyici bi jeli var onu kullandım. peeling gibi bişey. sonra temizleyici losyonunu da sürünce mis gibi oldum. mavi tüpte bi krem. tavsiye ederim. ama ciddiye almak gerekirse en iyisi bi cildiye uzmanına gözükmek.

egzamadır büyük ihtimal. bi doktora görünün o size gereken kremleri verir.

12 yıldır kurtulamadım ondan, emovate krem sağolsun, sürünce geçiyor, sonra tekrar... acı, baharat ve alkol coşturuyor.

cilt tipinizin gereği gibi duruyor. cildinizin o bölgesi son derece kuru. düzenli nemlendirici kullanmanız gerek bence. büyük bir parfümeriye gidin. oradaki uzmanlara sorun. onlar sizin cildinizi ölçüp kendi ürünlerinden oluşan bir reçete vereceklerdir. hele bir düşüneyim deyip çıkın, size uygun nemlendiriciyi alın.

stress de yapar onu, böyle bir durum varmı ?

hastalık olsa idi geçip durmazdı. kozmetik bir sorun tahminim.

yok stres yok bu aralar. yardımlar için teşekkür ederim.

sosyete tayfası otantik şeyleri sevdiği için
"urba" diyorum.

hem urban gibi bir yandan.

türkbük style? çok atmasyon oldu, dur az daha düşüneyim ben. :)

Jakost

(bkz: Giy-inn)

Biliyorum çok iğrencim.

kahvegibi: bak bu biraz değişik geldi hem giysi demekmiş bilmiyordum.
havipeyra: türkbük style olmaz çünkü kısa, net, sade ve dikkat cekici olması lazım.
ataturkiye: ya giy-inn gerçekten basit duruyor gibi =)
rimednac: bir anlamı varmı jakost'un ?

kardeşler haute couture
şekil şemal giyim
materyalist elbise

başka amaçlı olsa isminin türkçe olması konusunda ısrar ederdim ama ne yazıkki züppelerimiz olsa olsa italyanca bi ismi beğenir, destekli şekilde sallayın bişiler.

ikon ya da icon

garabato ispanyolca seksapel demekmiş ama bilemedim...

nicin ben: evet türkçe hiç ilgi çekmez bu durum da ben de bunun zorlugunu yaşıyorum.

alkolikfedai : icon ve ikon bu sektör için patent altında onu düşünmüştük ama olmadı

havipeyra: bunu da aldım listeye sağol

shojo mu orası?

-carnelian

akik taşı demek.

maaza :D

aks-i endaz ve sopiro : böyle bir çırpıda söylenecek tek heceli gibi olan isimler daha makul. çünkü nedense bunlar daha cok akılda kalıyor ve genelde orada mağazaların isimleri bu tip.

artikbenimdebirvolvomvar: bunu da düşünmüştük ama kabul görmedi vallahi =)

cedilla : mesaj olarak attım cevabı.

for ikoncan :)

türkdükü

magnetismo italyanca' da çekicilik gibi bir anlama geliyor. fonetiği hoş gibi sanki. zaten italyanca' nın fonetiği hep güzel gelir bana... :)

dur kelime oyunlu çok iğrenç bir espri yapıcam.

avatar: son türkbükücü

ribera veya costa (: ispanyolca sahil demek.

"sibelius" hem basinda sibel var, hem de sibel diil....sibelius- finlandiyali bir besteci, cok ünlü bi keman koncertosu var. özenti sosyete bayilir böyle seylere.

Vien
Ronda
Fiesta
Poz
Kosta
imaj
toledo
liparis
verona

ruby
agate

Ekleme: modem

arkadaşlar hepinize çoooook teşekkür ederim.

biz bir taneye saplanıp kalmıstık hiç alternatif çıkmıyordu. ama şimdi 1 yerine 5-6 isim var.

iğrenç olanları da yazdım bi kenara hesabını soracağım sonra :P

bitanesiniz siz.

baticon kullanılabilir. fakat dikkat edin baticonlu yarayı yalayınca kusar köpek. uyuz konusunda çok bilgim yok ama mesela vücudun belli bir yerinde tüy kalmaz deri gözükür bitek. o olabilir... tavsiyem veterinere telefon açın yahut bir petshop'a girin, genelde ıvır zıvır bir sürü ürün olur. anti bakteriyel temizleme mendilleri vardı mesela köpekler için o olabilir...

baticon iyidir. merhem sürmek dışında yapılacak en güzel şey ise, yara eğer köpeğin patisindeyse ona sıkı bir patik giydirmektir. maalesef yaraların canını okuma gibi kötü huyları olduğundan patik de kar etmeyebilir. o zaman elbet ki yara enfeksiyon kapar. veterinere götürürsün. köpeğin kafasına şeffaf, antenvari, ilginç bir plastik nesne takar. köpek eve geldiğinde, kafasındakine hakim olamadığından ve görüş alanı azaldığından her yeri birbirine katar. kırılan tabak çanağa, devrilen vazoya doyamazsın.
(...)

uyuzda once bolgesel olarak derideki killar azalir ve kasinir. zamanla kasinmalar iyice artar, vucudu yara olur, cok kotu kokar ve deride tuy hic kalmaz.
not: kopegin kasiniyorsa ve yine tuyde bolgesel azalma varsa bu egzama da olabilir.